11 Ocak 2018, Perşembe
saat: 22:16


demek bazı şarkıcıların ve şarkıların zamanı var. bunu en iyi benim bilmem gerekirken, unutabiliyorum. bunu bir kez daha yaşadığımda ve buna epey şaşırdığımdaysa, yine önermenin başına dönüyorum: bazı şarkıcıların ve şarkıların zamanı var. son bir haftadır jülide özçelik'le tanıştım yeniden. hani şu mecnunum leylamı gördüm'e bakıp "bunu zaten tülay german yıllar önce yapmıştı.." diyip burun kıvırdığım kadın. şimdilerde şarkıları evim oldu. ev çiçekle doldu. güzel oldu.zeynoş funk'la sürekli devinen bir devingen oldu, hayat'la armağan oldu, zaman hep ordaydı-zamansızdı- o hep orda oldu, gizli cennet'le pamukşekeri, bugün neden gelmedin'le nilüfer kayahan aşkınnuryengi sertaberener oldu.

otuz bütün curcunasına rağmen, bütün o gürültü patırtısı ayak seslerine rağmen geldi ve geçti. geçtiğinde daha rahat oldu. geçmeden daha ağırdım, geçtiğinde bi hafiflik hissettim. geçen gün ofisten tuvalete doğru koridorda yürürken, o fabrikaya has kokuyu içime çekerken daha bi berraklaştı sanki zihnim, o koku ki ilkgörüşmemde bu insanlar burada bu kokuya nasıl katlanıyor diye garipsediğim, işyerindeki ilk yılımın sonundaysa sabahları fabrikaya girerken artık koku farkını bile ayrımsamadığımı farkedip ona alıştığım sonucuna vardıktan sonra dehşete kapıldığım koku. bu nereye gitmeklik gibi. ve buna mecbur değilimlik gibi. bir zihin berraklığı gibi. kelimeden çok sanki böyle güzel bir manzara gibi. ne biliyim bir sabahın erkeni gibi bi yerlerde yürüyorum gibi. dün gece berbat geçmiş, çok içmişim kafam zonklamış da ama o geceyi atlatmışım,şimdi tuvaletimi yapmışım ve rahatlamışım ve işte güneş doğmuş ayaktayım çokşükür gibi, yürüyorum gibi sabahın erkeninde bir yerlerde... öyle bişeydi.

akçalar telgraf yollamış:) bir tebrik mesajı. ik'daki eleman bu devirde telgraf mı kaldı olm yaa, dedi ve doğumgünümü tebrik etti. teşekkür ettim. akşam sıcak şarap eyledik. oturduk sohbet muhabbet. yüzyılların herası el değiştirmiş yeni bir mekan oluyormuşmuş.

geçen hafta defter atölyesine gittim. yaz beni yarim yarim. sayfaları diktik, kapak yaptık, kapağı şekillendirdik. çiz beni yarim yarim. ilk denemeye göre fena olmadı. kağıt falan alsam bi yerlerden evde yapabilirim gibi. ve sanki dünyadaki bütün defterlerin kapağına yaz beni yarim yarim yazmak gerekirmiş gibi.

merhaba ikibinonsekiz! haydi bakalım ikibinonsekiz!
hoşgeldin sefa getirdin ikibinonsekiz! vira demir eyvallah ikibinonsekiz!



















istanbul