11 Ekim 2018, Çarşamba
saat: 01:03


eskiden epey dinine düşkün bir insandım hatırlıyorum. tabii, bir insan hakkında fikir edinmek için onun hakkında birkaç şey bilmek çok doğru değil. mesela..

şimdi ben size burada bir şeyler anlatsam, belki inanacaksınız bana. ama onların doğru olduğuna dair ortada hiçbir şey yok. ancak ben, kişisel olarak sizin benim hakkımda düşündüklerinizi kontrol edebiliyorum. yazmak, konuşmak, bir yolla hitap etmek bana bu hakkı veriyor. hak değil belki de şans denebilir buna. çok da önemli değil hangi kelimeyi seçtiğimiz.

demek istediğim, insanlar hakkında fikirlere varırken aslında neyi tam olarak baz alıyoruz? kendi gördüklerimizi mi? kendi duyduklarımızı mı? bunların hangisi doğru ya da yanlış?

tam olarak bilmenin bir yolu yok değil mi? o zaman başkaları hakkında bir şeyler düşünmeyerek (genellikle kale almayarak) olayı bitirebiliriz.

ben konuma döneyim.

okula çok küçük başladım. ailem namaz, oruç tutan bir aile değil. ancak dinsiz de değiller. sadece practice etmiyorlar diyebiliriz, yani ülkemizdeki aslında çoğu müslüman gibi. ben nedendir bilmiyorum, böyle enteresan bir dindarlığa sardım o dönem. tabi, okulda da belirli sıkıntılarım vardı şüphesiz, bir de dediğim gibi.. yaşım epey küçüktü. neyse.

öyle bir durumdaydım ki, sofrada oturup da ya ben bu ateistleri anlamıyorum dedigimi hatırlıyorum çok net. yani onlara anlam veremiyordum. bunların hepsi nasıl kendi kendine olabilir ki? bir insan bunu nasıl dusunebilir diyordum.

o zamanlar mehtap adında bir edebiyat öğretmenimiz vardı. bana da, kafandan at gözlüklerini çıkar derdi. çok haklıymış. zamanla çıkardım, ve çıkarmama neden olan yine din oldu.

çok hevesli oldugum icin, elime aldıgım dini kitapları hep okumaya başladım. tabii, dindarım ama aşırı derecede de kendini beğenmiş biriyimdir. o zamanlar daha da çok öyleydim. öyle ki, en inançlı olduğum dönemlerde bile namaz kılmadım. eğilmek, secde etmek çok işime gelmiyordu. bir de bırakacağımı, sıkılacağımı biliyordum. oruç tutmadım. çok işe yaradığına inanmıyordum. ek olarak, tutmak mecburi ama tutmamak cezasıyla değil mi? :) ben ruhani olarak ibadet ediyordum, açıp kitabı okuyordum.

ee.. okuya okuya kendi çapımda uygun görmediğim şeyler baş göstermeye başladı. amacım kimseyi dine çekmek ya da dinden soğutmak olmadığı için konuya girmeyeceğim. ancak ben, bir yerden sonra bu işten soğudum ve tamamen çıktım. şu an, sanıyorum apateist denilen bir şeyim. ben tanrının varlığına ya da yokluğuna inanmaktan çok, bunun beni ilgilendirmediğini düşünenlerdenim. beni tanıyanlar, belki de "ben müslümanım" diyenlerden daha düzgün yaşadığımı biliyorlar.

ben birinin kalbini kırmıyorsam bunu cennet için yapmıyorum. ya da cehennemden korktugum icin degil, dogru bulmadıgım icin ve empatiyi iyi yapabildigim icin yapmıyorum. demem o ki, kitaba ihtiyacımın kalmadıgını anladım bir süre sonra ve bunu destekleyecek şeyler buldum.

ancak....

gel gelelim, insan psikolojisine gayet pozitif etkisi olabilecek bir şey bu din. bunu dindar birinin ağzından okumuyorsunuz, hatırlatayım. bazıları der ki, ya yoksa bi kaybın yok ama varsa günaha girmemiş olursun. illa okumuşsunuzdur bunu. ya eğer varsa patladın arkadaşım, öyle yalancıktan olmaz o iş. ama yoksa eğer gerçekten bir şey kaybetmiyorsun.

bunun yanında, böyle bir inanca sahip olmanın insana gerçekten ruhani bir desteği var. işin komik tarafı şu. bizler, daha zeki olduğumuzu düşündüğümüz için din boyundurugundan kurtuldugumuzu düsünüyoruz. ama kendime bakıyorum.. ulan zaten en müslüman adam gibi yaşıyorsun. zaten ben dinsizim diye alenen söyleyemiyorsun da topluluk içerisinde. e güzel kardeşim, senin şu an kazandıgın hiçbir şey yok ki dinsizlikten? aksine, dinine bağlı bir insan olsan zaten bunun getirdiği bir kötülük olmadığı gibi (benim practice im sırasında ben uygulamıyordum öyle kötülük vari ya da hukuk dışı şeyler) üstüne bir de ruhani desteği kaybediyoruz.

o yüzden ilerde çocuklarıma mantıklı bir din eğitimi verebilirim. yani doğruya uzanan yolda bir güç yok arkadaşlar. hepimiz insanız, hepimizin hataları ve eksik oldukları yönler var ve yalnız kalabiliyoruz. işte yalandan bile olsa bir karakter oluşturup ona sığınabilmek gerçekten mantıklı.

bunun uzerine sonra tekrar biraz daha düşünebilirim.

istanbul
hosting