29 Ocak 2019, Salı
saat: 10:26


Itiraf ediyorum Oguz Atay'in dilini abartili buluyordum. Hepsini karistirmis; biraz Dostoyevski, biraz Nabokov, biraz Beckett, biraz Joyce diye bildigim yazarlari sayarak ukalalik ediyordum. Kendim bir sayfadan uzun yazi yazmamisken iki buyuk romanin yazarina, "erken gitti, gercek sesini bulamadan oldu" gibi ancak hayat bilgisi kitaplarina yakisacak yorumlar yapiyordum. Acaba o zamanlar "isci sinifinin anavatani sosyalist harekettir" de diyor muydum? Insanin, yakinindakilerle uzaktakileri, durustlerle serserileri, ayiklarla sarhoslari ayni kefeye koyan "evrensel dogasina" methiyeler duzuyor muydum? Her neyse. Ne yapiyordum bilmiyorum. Ama ne yapiyorsam yanlis yapiyor, yaniliyordum.

Agzimdan kopukler cikararak insanlara saldiriyordum. Siz beni kendime birakarak bana en buyuk kotulugu yaptiniz, diyordum. Ama iclerinden biri bana aciyip biraz ilgi gosterince hemen yumusuyordum. Zayif karakterim yuzunden kendimde ofkemi devam ettirecek gucu bulamiyordum. Kafami oksayan ellerin altinda kivranirken senonlargibidegilsincanim, benibirteksenanliyorsunarkadasim diye inliyordum.

Bu dilin mubalaga uzerine degil baska bir bilinc duzeyi uzerine kurulu oldugunu insan ancak agzindan kopukler cikarirken anliyormus.

istanbul
hosting