10 Mayıs 2019, Perşembe
saat: 00:47


bugün doktora gittim.
uzun zamandır bir tümörüm olduğunu hayal eder, arzulardım. hep bi doktor kontrolünde rapor okunurken kusmak istemişimdir. hem korkudan hem heyecandan.

sırayı beklerken sigara içiyordum. ve tabi ki alkollüydüm. gelip geçen hastalara bakmıyordum bile. kendimi izliyordum sadece dikiz aynalarımdan, geçen 35 senemi izliyordum. yine çoğunu hatırlayamadığım hayatımı.

saat geldi, yürümeye başlamadan önce son bi arkama baktım. yürüdüm yürüdüm yürüdüm. gülümseyerek içeri girdim. asistan da bana gülümsedi. kaşlarımı yukarı kaldırdım, bu senin gülüşün değil dedim. daha çok güldü.

buyrun oturun dedi; doktor hanım, yine kaşlarımı kaldırdım. öksürdü biraz öylesine, hani aslında öksürük yoktur, sessizliği ve durumu toparlar. öyle öksürünce kaşlarımı indirdim. kollarımı arkada birleştirip hazır olduğumu ima ettim.

sonuçlar malesef hiç iyi değil dedi. yaşımın 35 olması biraz umut verici ama şansımın yüzde 30 olduğunu söyledi. sonra hemen ailemi sordu, annemde de vardı böyle birşey. teyzemde de vardı. cevap veremedim, yutkundum. gözleri doldu doktorun. kaşlarımı yine kaldırdım, konuşabilmek için yeterli zamanı yaratmam gerekiyordu.

yapamadım o konuşmayı. zaten hayalimde öyle bir konuşma yoktu. karşımda bir doktor bana nası ölebileceğimi tarif edecek az sonra, ne demeliydim?

doktor konuşmaya devam etti. aile, maddiyat, eş dost, izmir, almanya, motivasyon, doğa, azim, irade, umut, ümit, mahmut vesaire vesaire. annem gibiydi konuşurken evet. çoğunu kavrayamadığım bir sürü tıbbi ifadelerle yaklaştı bana, korkmayayım istedi. bir insanın öleceğini bilip bunu ona tarif etmek çok büyük bir iş. ben yapamazdım.

konuşmak için güç topladım, aklıma gelen en iyi filmlerden. sonra dedim ki alçak sesle; tedavi olmak istemiyorum ama annem ve babamın ölümüme şahit olmalarını da hiç istemiyorum. idam mahkumu gibiydim tam. herşeyi hayal etmiştim ama ailemin düşeceği durumu hesaplamamıştım hiç.

doktor bişeyler daha söylerken lafını kesip; ben iyiyim dedim. tüm raporlar ve bu durum aramızda kalsın, gerisini ben halledeceğim dedim. yine gözleri doldu doktorun. ilgi ve alakası için teşekkür edip çıktım odadan. alkol almalıydım acil.

herkes bana bakıyor gibiydi. çıplak mıydım yoksa bi süre sonra ölecek miydim? başım döndü, yürüdüm yürüdüm yürüdüm.

arabaya bindiğimde nefes nefeseydim. kullanabileceğimden emin değildim. aklıma sadece amcamı aramak geldi, güvenebildiğim tek insandı sanki. yapmadım.

hatırlayamadığım şekilde bir büfeye gidip alkol aldım. aldım aldım aldım. uyuyakalmışım kucağımda birayla. uyandığımda hava kararmış. devam ettim içmeye. içtim içtim içtim.

eve girdiğimde gözlerimi kapayıp o kokuyu içime çektim. üzerimdekileri çıkardım. elimi yüzümü yıkadım. sigara yaktım. atıştırabilecek şeyler baktım. hiçbişey yoktu. dün yaptığım şeyler aynıydı ama bugün daha anlamlıydı. hiçbişey dünkü gibi değildi.

şuan bacak bacak üzerine atıp olan biteni buraya yazdım. aslında bunların hiçbiri olmadı, yaşanmadı. muhakkak birileri yaşamıştır bu duyguları, kimi yazmıştır kimi yazamamış. ben bugün o yazamayanların yerine koydum kendimi. ve dedim ki hayat çok tuhaf.

sahip olduğumuz herşeyin ve her anın kıymetli olduğunu hatırla(t)mak istedim.

fikret mualla'ya sevgilerimle..



istanbul
hosting