13 Mayıs 2019, Pazartesi
saat: 02:45


Bana ne yapmam, nasıl davranmam, kendimi dünyada nasıl konumlandırmam gerektiğini dikte edebileceğinize inancınızın kaynağı nedir? Bu soruyu kendinize sorup bir cevap aradığınızı sanmıyorum. Ben söyleyim size. Kendinizde beni yargılama hakkını görmenizin sebebi benden daha erdemli olduğunuza inanmanız. Dahası, az erdemlilerden çok erdemlilere uzanan bir cetvelle insan dünyasını parçalara bölebileceğinizi düşünmeniz. Ve fakat dünyayı ve onu inşa eden insanları tanısaydınız böyle tehlikeli bir işe girişmezdiniz. Dünyayı parçalamak çocuk oyuncağı değildir. Bir kere kırdığınız parçaları sonra rastgele bir araya getirip ayıramazsınız. Bu yüzden dünyayı parçalamak insan ruhuna yüksek bir katılık ve yanıltıcı bir kesinlik getirir. Ve fakat insan ruhu kesinliklerle iyi geçinemez. Çünkü insanın ruhunun her kısmına her daim erişimi yoktur. Arkanızdaki güne dönüp baktığınızda size geri bakanın kendi yargılayan gözleriniz olduğunu görürsünüz dehşetle. Bu nedenle "daha erdemli" olduğunu düşünen insana, kendiyle yaşayabilmesi için tek seçenek kalır: erdeminin önce en yüksek sonra da mutlak olduğuna inanmak. Ama hepimiz insan iradesinin fevkalade işler başarabileceğini bildiğimiz gibi, aynı şekilde çok kırılgan olabileceğini de biliyoruz. Gerçek mutluluk ancak ölüm döşeğinde mümkündür çünkü yaptıklarımızın ve söylediklerimizin sonuna ancak o zaman gelmiş oluruz. Yani insan ruhu bu anlamda büyük sayılar kanununa uyar. Büyük sayıları görebilmek ise ancak bekleyerek olur. İsanların arasında beklemek ise affederek, affetmekten başka çare olmadığını bilerek yani yargılamayarak mümkündür.


istanbul
hosting