09 Ekim 2019, Çarşamba
saat: 13:14



Reddedilmek!!!
Başlık bu olmalı bu güne dair.
Reddedilmek!!!
Kendine layık gördüğünün kendini sana reva bulmaması hali. Sen saatlerin karelerini onun süslediği hayallerle doldururken onun yaşamında sana an ayırmama gerçeği. Fena şey. Reddedilmek eksiltiyor mu kişiyi ne dersiniz. Kendinden bir şeyler az biraz ya da çokça gidiyor mu. Gönlün ona akarken onun senden kaçıyor olduğunu görmek acıtıyor en hafif tabir ile.
Neden reddeder ki kişi bir daveti. Teşekkür etmek görünür hasret gidermek gizi sebepken gizliyi görmüş olabilir mi davetin sahibi. Beklenen özlenen düş süsleyen alır gider kendini uzağa, getirmez sesini yüreğini bedenini hasretini çekene niye. Dünya biraz da böyle bir yer galiba. Biri söylemişti yirmi beş yıldan daha fazla zaman sonra. Seni hep hayal ettim diye. Keşke hayal ettiği zamanlarda söyleseydi hasret değil aşk olurdu dilindeki cümle şimdi geçmiş ola..
Boşa uzatıyorum, reddedildim işte. Birlikte bir saate talip oldum olmaz dedi. Sonsuz kadar çok zamanda bir saati çok gördü. Oysa eminim hiçbir saatinde hiç kimse benim sevdiğim kadar çok derin ve sebepsiz sonra beklentisiz hatta talepsiz sevemez kendisini. Aşk değil elbet benimkisi. Aşkı bilirim. Ve çok şükür ki değilim. Sevgi sevinç benim ona duyduğum. En rezil halimde gördü beni ve üstelik kayda değer bir yanımda yok üstelik. Haklı yanı fazla söze mahal yok.
‘Kadını güzel kılan kendini iyi tanıması ve güvenmesidir’ diyor hizmet sektöründe çinli bir kadın. Tanısam ne yazar güvensem ne. Benden gitmiş güzel olan ne varsa. Reddedilme ağırlığı şimdi ruhumu saran. Altında kalmamak için mevzuunun etrafını dolanıyorum en nihayetinde. Duruma kayıtsızlık... En az ziyanla kurtulma hesabı benimkisi bilmez miyim.
Oysa ne güzel olurdu evet deseydi…
Denize beş metre mesafede üçüncü kat terasta, rakı balık masada... Akşam kızıllığını yolcu edip yavaşça, ellerini seyrederdim bedava. Parmak uçlarımın değdiği koluna saklı bakar gezinirdim gözlerimle gizlice.
Gülüşünde bir şey saklı bulamadığım.
Saklı olanın ardına düşer sinsice, belki de bulurdum o gece. Güzel gülüşlü bir adam. Utangaç hali baş köşede olurdu bütün gece fikrimce. Gözlerini kaçırıyor her seferinde beden nedense. Utanmıyorsa da bir sebepten ötürü kaçıyor benden. Keşke bilseydim sebebini ve keşke kaçışı sadece bakışlarında kalsaydı. Kendini de alıp götürüyor bendenizden bana yazık değil mi.
Hayale devam edelim mi ne dersiniz...
Masayı donatıyor garson. Karar veremedim üzerime ne giydiysem. Kah boğazlı bir kazak kah boynumda bir siyah fular. Birin de pantolona var dar deriden, ayakta yüksek topuklu bot, diğerin de koyu mavi kot, botlar aynı bot. Bacak boyumu uzatıp, boyumu boyuna yaklaştırma çabasındayım hey hat...
Sesi doluyor lokantada camekanlı bölmeye. Kim diyor aşk böyle değil diye. Yok değil elbet ama sevgi var hayli bilmez miyim omuzlarımda ağırlığı pek. Sesinde sevmeme sebep huzur, öz güven tekliğinde yok tereddüt, her zerresi hürriyet. O konuşur ben ne halt ederim bilmem. Bu cennetin hayali anca buraya kadar….
O masum sesin bendeki tahribatını siz nerden bileceksiniz. Aman aman öylesine ölümcül değil elbet sakın yanlış anlaşılmaya. Unutmadan söyleyeyim şimdi aklıma geldi. Sesinin sahibi yok. Takılıp kalmam talibi olmam birazdan bu yüzden. Sesinin rengi güzel dalgası güzel ısısı güzel anlayın işte...
Pencerede akşamın ayak sesleri masada adamın gülüşü ve sesi yanında süsü. Anlamıyorum niye tanırının bana bu sırt dönüşü. Madem vermeyeceksin yoluma neden çıkarıyorsun. Çıkardın yoluma madem gönlüme akacak sesle niye donatıyorsun. İki yanlış yaptın, öyleyse ben hak kazandım. Hadi bırak inadı ver şu güzel adamı. Ömrü billah değil be yahu hepi topu bir saatlik…
Gözleri gülüşü elleri öyküsü karşı sandalyede oturuşu talebimin hepsi bu. Demiyorum ki gelsin yanı başımda otursun. Aramızdaki mesafe santimlere dönüşsün. Ah kolu oturduğum sandalyenin tepesine yerleşsin. Yok vallahi demem haddimi aşıp edepsizlik etmem. Sen Tanrısın kandırmayı aklımdan geçiremem. Fırsatçı olacak olsam bu kadarı ile de yetinmem.
Hadi biz masaya dönelim….
Gelmediğin masada seni seyrederim be adam. Balığı nasıl yediğini kadehi tutan ellerini ve dudaklarını elbet hayal edemem. Edersem yoldan çıkmam ya kalbime de yazık edemem. Anlatsan senden yana ne varsa seni sevdiğim kadar bana.
Sesini duyurmak için ara sıra bana doğru eğilip yaklaşsan. Yaklaştıkça sen kokunu duysam ben… Hangi tonda, hangi notadadır kokun duysam… Fırsatçı olup ah bir de ruhuma sürsem. E be adam ne olurdu davetimi kabul etsen. Eksiltmezdim ki seni. Azaltmaz, çalmazdım ki senden seni. Sevilmek çoğaltmaz mı ki zati kişiyi..
Akşamın gittiği masada gece bizimle oturur şimdi…
Sen ben ve gece muhabbette, neyimiz eksilirdi ki bilmem. Hayır dedin be …. Gönül umar, kader kafasındakini kıyar, kural böyle işler sen boş ver... Sana asıldığımı düşünmüş olmalısın. Billahi asılmadım. Seviyorum sadece. Sana rağmen değil elbet. Seni senin ve seni kendim içim seviyorum. İyi geliyor seni sevmek. Sanki sende eksikmiş gibi bolca seviyor kalbim. Sarsaklık benimkisi neylersin.
Hayali de yasak değil ya hadi biraz daha devam edelim mi…
Kızıllık gideli gece geleli beri gözlerin korkmasa benden. Sesin gibi dosdoğru gözlerin de bana değ(me)se... Sözlerin gözlerine ekli bir buket benim olsa tek bir saniyelik. Sende ki huzuru solusam suskunluğuna sebep olanı bulsam…
İmkansızı düşleyip ellerim tenine değse de(me)sem... Ömrüm geri gelse seninle bir şansım olsa demesem. Dileğim kısa bir süreliğine, tanımıyorum seni zira. Belki de hiç birisi yok sende. Gördüğüm hallerin hepsi boş zırva.
Zaman seni bana yakınlaştırsa masadan sana yakınlığım kadar bana yakın ayrılsan. Merdiven de yahut rampada, destek diye elin belime ya da elin bileğime hatta oldu olacak elin elime değse. Yani Senin elin bana kendi iradesiyle heyhat! ... mevzuyu burada kapat…
Bir küçük düş… Senden bana bir gülüş… Gülsen…. Güldürmeyi istesen. Gülen yüzüne, yönlüne bir öpücük kondursam sen görmesen… Bana sarıl desem içimden sen duymuş gibi hissiyattan,
Sarılsan bana birden bire ve bir saniyeliğine… Oldu olacak bir de veda ederken içten ve dostça masum bir öpücük kondursan yanağıma izinsizce. Değmeyin nolur bu gece bana….
Ne sen bu kadar kıymetli ne de ben bu kadar çaresizim. Seni seven gönlüm istenmeyince daha bir sarıldı hayaline hepsi bu…
Evet… Hayal bu ya…! Gece gitti rakı bitti. Sesi huzur, gülüşü güneş sıcağı sevgili ….. Masal başlamadan bitti. Adı İster çamur iti ister kül kedisi. Kim bilir belki de bu masalların sahibi benim gibi reddedilmiş birisi. Bir süre daha gelirim sanırım peşinden. Öyle çabuk vazgeçmem ki senden. Sarsağımdır az biraz. Biraz daha zorlarım elbet ama sonuç değişmez. Kalbim senden gidinceye kadar sana gelirim.
Bir mucize olur da - ki tabi ki gerçek hayatta bu olmaz- önüme ördüğün duvarı kaldırırsın … Boş laflar bunlar... Ne sen beni yaklaştırışın kendine ne de bu hayallerin tek biri bile gerçek olur. Tozla duman tutulmaz bu sevgiden bir halt olmaz. Sana giden bir yol varsa da tanrı onu bana vermez.
Ben kazansam sen kaybedeceksin güzel gülüşlü sesi seher nefesli. Seni benim kadar seven biri olsun dilerim. Sendeki karşılığımı keşke bileydim. Huzur dolu güzel gülüşlü hoşça kal.


istanbul
hosting