03 Kasım 2019, Pazar
saat: 13:07




İçinde bizim de geçtiğimiz bir hikaye mi yazsak acaba. Hikaye derde derman olur belki .
Öfken kınaman eleştirin herkese farkındasındır. Birden fazla kişi suçlu senin hikayende değil mi. Senin suçun hiç mi yok peki. Hadi onları bulmaya hatta gerçeği bulup kabul etmeye kendimizi sevmeye sahip çıkmaya ne dersin.
Kendi kusurlu yanlarımızı taraflarımızı tavırlarımızı görünmez kılmak için başkalarına irice öfkeler büyütürüz. Öfke büyüdükçe bizim kusurlar görünmez öfkenin muhatabını cümle gözlerde yerle yeksan ederiz.
De ….
Yine de geçmez hiddeti kalbimizin. İlle de o taşlanacak ille de o bize çok büyük zarar veren katli vacip olan dilden düşmez tüketilip yok edilecek.
Öfke suyunu bizden alır, gövdemizde nefesimizle büyür, kanı biz ekmeği biz. Öfkemiz kendimizedir bilmeyiz. Sebep kişi ne olursa olsun öfkenin asli sahibi biziz. Bizde oluş ya da olmayışı ile kendimize savaş ilanımızdır karanlıkta ilan ettiğimiz. Kendimizden sakladığımız oluşundan hiddet ve hicap duyduğumuz bu yüzden yedi cihandan sakladığımız kavgamıza bulduğumuz günah keçileridir. Haklı bile olsa gerekçe mi bizim öfke duyduğumuz kişi ve durumlar ya da her ne ise muhatabı olanlar.
Linç mi etmeli o zaman kişiyi. Kendi suçunun cezasını başkasına kesiyor diye.
Kendi seçimlerimiz olmayan hayatlara doğuyorsak kaderin mahkumiyetine katlanmak hak mıdır.
Ben seçerek gelmediğim zaman ve tercihim olmayan topluma düşmüş olanım.
Sınırların budur deniyor… Dinler inançlar gelenek denen alışkanlıklar ortak doğrular reva davranışlar ve topyekun bekleyişler başlık başlık belirlenmiş… Tartışmasız beklenen tabi oluş…Aksi olursa kınanır incitilir azaltılır dışlanırsın.
Ama dışlanman bile alıp başını gitmene müsaade değil ki. Oya gibi işlenmiş bağımlılıklar cesaret bulup yola çıksan da gidişine yetmez. Yetse de çıkışta bir kapı bulunmaz. Toplumlar kişiyi öğütmek üzere kurulmuş kalabalıklardır. Her doğanı mutlak tutsaklık için hazırlıyorlar. Ve bunu bilerek, bazen bilmeden veya bilmezden bile bile yaparlar.
Severken beslerken korurken korkuturken yükseltirler esaret duvarlarını. Sevgi yüreği minnete mahkum eder. İlk sevenlerimiz ilk sahiplerimiz ilk mahkumiyetlerimizdir aslında ve biz onların esaret projeleri. Bir ömürdür süresi bitirene aşk olsun. Bitmez bir sevgiye tutsak borçlarımız.
Hayatta kalalım diye biz ama aslında hizmetkarları olalım diye kendilerine ve bütüne besler dururlar yıllarca, kimimizi isteyerek kimimizin boğazına dizerek. Sıfatları birden fazla akraba veya değiller ne fark eder. Alacaklı listesine yazılı her birinin adları. Bilmeyince ne güzel dünya
Ve aslında
Ölümün doğumuna bütün kutlama…
Kim demiş hayat hür hikaye.


istanbul
hosting