10 Şubat 2020, Pazartesi
saat: 14:36


Ben ve Armin kayak tatilinden döndüler.
7 Alman aile arasında kalan Benciğim daralmıştı ama dağlar onu biraz neşelendirdi.

Armin biraz tuhaf, biraz büyümüş, küçülmüş ama yine tatlı döndü.

Ben yalnızken hayatımın kolaylığından etklenmiş bir haldeydim.

Hafta sonununa beraber başladık, pazara gidildi, pazar günleri savaş zamanında hissettiğimiz için cumartesiden sütler falan depolandı.
Ben maydanoz ve limon suyuna sardım bu aralar. Bir şeye sarmam için youtube'un sıradaki video olarak önermesi yetiyor.
Hepimiz biraz hastayız.
Armin'i Navinlere götürdüm iki saat, onu alırken biraz oturmam için ısrar etti. Ama çorabım delikti. Ve oturmak istemedim.
O da bana ceza olarak paltosunu giymeyeceğini söyledi.
Çıktık soğuk havaya. Atladı bisikletine.
O anlarda bir karar vermeniz gerekiyor. Kırmızı kabloyu mu keseceksiniz maviyi mi, kendinizi toptan patlatacak mısınız. Kafanızda iki slogan var. Onun kararlarına saygı duy ve o daha çocuk sizin ona doğruyu göstermeniz gerekir. İkisinden de tiksindim. Bunlarla uğraşmak istemiyorum dude.

Paltonu ben taşımayacağım dedim.Bunun işe yarayacağını düşünerek. O da salak bir şekilde bisikletinin önüne takarak sürmeye başladı. Palto yerlere değiyordu ve tekere dolanmasına ramak kalmıştı.

Arkasından koştum. Bisikletle giderken arkasından koşarken, genlerimde pasif ve aktif sigara içiciliğinin kesik öksürükleriyle ara ara durdum. Kırmızı ışıkta ona döndüm, çatallaşmış sesimle "neden ceketini giymiyorsun" dedim.
O da "çünkü sen biraz daha kalmama izin vermedin" dedi.
"Bir alaka göremiyorum" dedim.
"Alaka" nedir dedi.
O sırada ters yöne doğru koşmak istedim.
Oğlumla aramdaki en büyük engelin dil olacağını tahmin edebilir miydim...Eski güncelere baktım, daha Armin olmadan, alakası yok. Tahmin edemezdim.
"Küçük bir çocuk olsan tamam çocukluk ediyor derdim ama şu anda hava soğuk ve bunu giymen gerektiğini öğrenmiş olmalıydın" dedim.

Hıh dedi. En ufak bir etkisi olmayan o anne konuşmaları.
Hızla gitti. Düşecek diye peşinden koştum. Öksürükle durdum. Dakikalar süren cinstendi. Bana acıdı.
Yanıma geldi.
Kaç gün kaldı sigarayı bırakmana dedi?
60 dedim.
Bazen 80 diyorum.
Saymayı bilmediği için yiyor.
Bu kez yemedi. 50 demiştin, daha az olmalı dedi.
Olabilir dedim.
Sesimde cinnetten önceki anlayışla hızlı hızlı
Ceketini giy Armin, hasta olacaksın, eksi 1 derece. Lütfen.
Boğuluyorum bak dövcem şimdi yemin ederim diye onu tutup ceketi giydirdim.
Pek direnmedi.


Pazar günü daha sakin başladı. Ben ofise gitti çalışmaya ve bir dakika sonra geri döndü.

Kayaktaki ailelerden biri mesaj atmış. Çocukları bitlenmiş.
Hemen Armin'e bakmalıyız, dedi.

Bit ilacı vardı. Almanca prospektüsü okurken Benciğimle gerildik.

Benciğim bir şey zıpladı dedi.
O kepek dedim, zıplamadı düştü. Bit siyah-gri olur.
Eminim zıpladığına dedi.
Bit ilacını Armine ve kendime koydum. Çarşafların hepsini çıkarıp kaynar sularla yıkadım.
Sonra beyaz örtü, siyah havlu koyup ikimizi de taradım taradım taradım.
Hiçbir şey yoktu.

Almanların işi işte dedim.
Heber vermese nolur yani.


istanbul
hosting