23 Mayıs 2020, Cuma
saat: 04:22
günce seninle para konularını konuşmayı sevmiyorum biliyosun ama gtümde resmen ayı bağırıyor. en son ne yazdığımı hatırlamıyorum tabii ki ama şu güncel durum içerisinde panikle ne yaptıysam para kaybettim. bi kere babamdan aldığım paranın tamamını kaybettim. hain evlat ökkeşlik levelından selam tüm yoldaşlara.
son açtığım yerdeki ortağıma ben yokum hazirandan sonra ve zararlarda da yokum şirketi kapatmazsan dedim. o da bakıcak bakalım.
yurtdışı uçuşlar başlıyo niye işlerini kapatıyosun diyenlerin ağzına vurmak istiyorum gerçekten. turizm işi battı güncecim hani 10 yıldır içinde olan biri olarak diyorum. olur da otel falan açayım diye bi düşünce varsa aklında çıkar, git sokakta bakkal aç mis.
tabii ki bu durumda itlik serserilik biter mi yok bitmez. her hafta toplu alışverişe giderken tolga'nın binada kalan kıza da ilk başlarda öyle bi dialog geliştiğinden haber veriyordum birlikte gidiyorduk. neyse işte öyle öyle sohbetimiz oluyordu falan. pek güzel bi kız değil ama liseli tabiriyle giderli bi ablaydı. aklımda pek yoktu öyle kaynaşma falan yani. bu ingiltere'de çalıştığı barber shop tarzı yere kendi markalarıyla wax ürettirmek istiyormuş bende bizim çevrenin en işlevsiz olanı olan eniştemi bağladım bu sektörde iş yapıyor diye.
uzatmıyorum ama bahsetmem lazım konular uzun. ayrıca sigara buldum gördüğün üzere konuşturan çıktı. elif geçip yattığı için yazdıran diyorum bu gecelik. (bu şakayı daha önce yapmış mıydım acaba ya sana?)
neyse geçen gün tolga'nın binasında terasta otururken, o kıza da haber verdim geldi. birlikte sohbet ediyorduk falan, tolga anlamsızca terasta mangal yapalım bu akşam dedi. sonra bana döndü sende elif'i getir dicekti ki anlamsız bi bakışmayla ile sen de.....rakıları getir dedi. ve ipler ordan sonra koptu güncecim. tolga'yı gece 3 benim otele yatıya yolladım biz kaldık terasta yengenle. topkapı sarayına doğru çevirdim yengeni terasta güncecim, neyse... eşsiz güzellikte bi anı yaşama noktasıydı. yani en son çizgiyi çekerken mart ayı başıydı sanırım ve o esnada şunu demiştim, "bu korona işi uzarsa çok, bu son çektiğimiz çizgi olabilir saygıdeğer arkadaşlarım". şu an da şunu demek istiyorum, bu işler daha da uzarsa anın tadını çıkardığım son anlardan biri olabilir diyorum.
sonrasında sabah 6da eve geldim anahtarım yoktu elif'i de uyandırıp girdim eve. o da tripliydi anlamsız anlamsız sebeplerden bi geldim güleryüzle karşıladı falan, hiç öyle niye 6 da geliyon gevvuuşeek falan gibi bi yaklaşım da sergilemedi, geçtim yattım.
çok mu uzun oldu ya? dur o zaman şu sevda konusunu bitireyim. kız şimdi diyo ki, ben sana düştüm, bu kapılar açılsın ben ingiltere'ye döneyim, sen de buradan ürünlerin numunelerini al gel orada pazarlayalım ben sana daha ne anlar yaşatıcam diyor. tarlabaşı çocuu buna düşer mi?
mna bile korum tabii ki düşerim ama hatun peşinde ülke değiştirme kotamı yeterince doldurdum. en son bi hatunun peşinden ülke değiştirmeye karar verdiğimde gana'nın balta girmemiş ormanlarında kesiyolardı götümü.
dedim ki sen önce ilk siparişi verdir senin şirkete, ben de oradan gelecek neden aldığımı bilmediğim ama hakkım olduğundan emin olduğum komisyonu alıp uçak bileti falan alıp gelirim şu an parasızım dedim ve kız tabii ki raad ol o iş bende dedi.
bedenimi satıyorum artık yaa. aaa bedenimi satıyorum diyince, şimdi bu kaybettiğim paranın yarı sorumluluğu gt hoşafı esra'daydı tabii ki. ona paranın yarısını ne zaman verebileceğini sorduğumda bana kendisini pazarlayarak bu parayı çıkartabileceğimi onun dışında şu an öyle bi parası olmadığını söyledi.
ya bi şey dicem günce, böyle hayat mı olur alaaşkına ya. hani bana layık gördüğün en son meslek gerçekten pezevnklik mi ya? cidden mi yani? hayır erken verseydin sinyallerini madem öyle ben de başka sektörlerde bu kadar yıpratmazdım kendimi.
neyse tabii ki o para tamamen kaybedildi yani. böylece şu an hayatımda anlamsız bi şekilde aşırı yer eden 3 kadın ve 1 tane işe yaramaz ve işsiz ben varım. bir ben var benden içeri.
neyse güncecim barbie 3 operasyonundan alınmazsam, bi sonraki güncede bayram hediyesi getiricem sana.
