10 Ağustos 2020, Pazartesi
saat: 21:52


Her bir birey bir malzemeden yapılmıştı... Peki ben hangi malzemeden yapılmıştım? Doğumumdan itibaren geçirdiğim çocukluğum , meraklı gözlerle ölesiye bilmek istediğim insanlar,ve bilmek istediğim dünya asla hafif eleştirel fakat en küçük detayına kadar incelediğim o gözlem süzgecinden kaçamayacaktı. çeşitli süslü gülümsemelerin arkasında yaşanan duygular, apaçık ortada olup saklanan hiyerarşik ilişkiler, binlerce anlamsız anlam ve bir de dahası gözlerimle gözlemleyip somutlaştıramadığım bilgiler, tüm bunlar beni ne yapmıştı. O korunaklı ailemin kucağından taa uzaklara bakan gözlerim ve bilme arzum beni nerelere getirmişti. Bazen o gözlemlediğim ortamların içinde ki çeşitli oyunların, hiyerarşilerin ve maskelerin bir parçası oluyor bir saniyeliğine ve hemen ardından silkinip bir yere ait olup kabul etme konforunun sıkıcılığı ve boğuculuğundan ölesiye korkup ait olduğum toplumdan gözlerimi başka başka toplumlara başka başka deneyimlere yöneltme arzusu baskın geliyor, aidiyetin komforlu alanından kaçıyordum. Içinde doğduğum ailenin bulunduğu kişiler açısından öylesine şanslıydım ki... Başka bir gezegenden gelen aile bireyleri gibi farklı kendi içinde parıldıyan fakat toplum tarafından farklılığın affedilmediği bir dönemin şanssız bireyleriydiler.
Ne kadar aidiyeti ve oluştuğum malzemeyi reddetsem de ben nerede mutlu olduğumu biliyorum ama oraya gitmiyorum. O doğduğum katıldığım ortamların duyguları ve sınırsız aşk duygusu... Şimdi öyle bir dönemde öyle özgür ve öyle kısıtlanmış hissediyorum ki kendimi bambaşka bir yapıya dönüşüyorum. Insan özünden sözlerinden prensiplerinden ve de iyi olan karakterinden sezgilerinden asla uzaklaşmamalı. gerisinde başka birşey yok şi bakan gözlerin gerisinde ki o zihin olmazsa...

saat: 22:04

Biz insanların yavaş yavaş robotlara dönüştüğüne tanık olan bir kuşağız. Makinelerle ve telefon lar ile bağlantımız o kadar çok oluyor ki birey olarak bulunduğumuz mekan ve zaman gerçekliğinden duyularımız uyuşturularrak kopuyor insani özelliklerimiz ve içimizde yanan insani duygular yavaş yavaş ve farkında olmadan azalıyor. Evet ben bunu kendimde de gözlemliyorum. Bu çok bilimsel ve sistematik bir plan teknolojinin hayatlarımızın bu denli büyük bir yerini kaplaması beynimiz için ne kadar zararlı olsa da biz bunu fark etmiyoruz. Gitgide ve çok hızlı bir şekilde olunması istenen insan formuna doğru hızlıca ilerliyoruz.

istanbul
hosting