03 Kasım 2011, Perşembe
saat: 19:55



su berrak.. yürüdüğüm yolları ayna yapar.. yağdıkça yağmur, yolumun çatlakları,lekeleri görünüyor.sanki bu taş,gri zemin bir yanılsama ve üstündeki suyun altında koca bir dünya var.
gri gökyüzünü süsleyen kıvırcık bulutlar yukarı doğru hızla uzuyorlar, kısalıyorlar, daralıyorlar,genişliyorlar.öyle hızlı hareket ediyorlar ki sanki yerden beni de yukarı doğru içlerine çekiyorlar. gökyüzü sonsuzluk, ucu görünmeyen şeffaf bir yol. gökkuşağı griye ne çok yakışıyor. gökkuşağı varsa altında balıklar vardır mutlaka.balıkçı tekneleri törensel bir şekilde süzülüyorlar gökkuşağının altına doğru..grimavi denizin üzerine iğne gibi batan damlalar arasında kuşlar ve şu köşede duran karga. kurnaz karga, yine mi sen? mavi gözlü pamuk nine hikmet in bir batıl inancı var seninle ilgili,kışkışlıyor durmadan seni tellerden, çatılardan, yol kenarlarından, balkondan..uğursuzmuşsun. kap gaganla yerdeki balık leşini ve uç git buradan.
yaşlı bir amca geçiyor yanımdan bir adımı birkaç saniyede ancak atan. arkasında almış ekmek teknesini, çakmak,mendil.. bir sürü ıvır zıvır. ufak..balık tutan oltalı adamlara satılabilecek küçük nesneler.öyle yavaş ki benim hızım onu duran biri yapıyor sanki. sakinlik. sessizlik. yağmur bile ses çıkarmadan yağıyor. saçlarımı, karmaşık kafamın karmaşık sarmaşıklarını,yağmurla beslenecek olan saçlarımı,kapişonumla örtüyorum şimdilik, öndekiler yapışıyor kırmızı yanaklarıma, rüzgarın arada kendilerini dalgalandırmasına izin veriyorlar.

toprağa ulaşıyorum. yağmur ıslağı toprak kokuyor. içime çekiyorum denizin kokusunu çektiğim gibi. çimene basıyorum, toprağa basıyorum. kuşlar tepede, konuşa şakıya,gidiyorlar bir yerlere. gökyüzünün en sevdikleri yerinde, koca ağaçların çevresinde dört dönüyorlar yine. aynı yerde. hep aynı yerde. gözlerimle selamlıyorum. bir gülüş atıyorum göğe. yağmur herkesi kaçırmış. belki bir iki kapı önüne sıkışan bir iki insan, başka kimse yok. sonrası boş, kocaman bir sahil.. sakinlik. yağmur,deniz,gökkuşağı,balıkçı tekneleri..ıslanıyorum. fenere ulaşıyorum.

dönüş yolu gidişten hep daha kısadır. ama dönüş yolunda rüzgarı hep karşına alırsın. kuvetli eser, göğsünü deler geçer, giderken,arkadan,ilerlemen için destek olup yardım ederken, dönerken inatlaşır seninle kendince. ama yine de dönüş yolu hep daha kısa gelir bana. yolun yarısının bitmiş olmasından mı, bildiğim bir yolu tekrar yürümemden mi, rüzgara inat hızlanmamdan mı, hedefe az kaldığından mı, düşüncelere daldığımdan mı, sonunu bildiğimden mi,... bilemiyorum. belki de sadece yanılsamadır, hep öyledir, belki de sadece daha kısa geliyordur işte, o kadar.

gerçekliğin içinden başka bir gerçeklik çıkarmak için hem özümsüyorum,özdeşleşiyorum, içimde hissediyorum, hem de dışardan bakıyorum olan bitene belki de. ben mi kendim mi hangisi özüm ikisi karışıyor iyi yapılmış kokteyl gibi harikulade dozunda her şey.
renkli balonlarım var her biri bir başka ben, renkli balonlarımız var uçan içi hayalle dolu, renkli balonları var herkesin.. yağmurluğu var balonların onları iğne gibi yağan yağmur damlalarından koruyan. batmasın diye. bedenim, içindeki ruhla, beyinle, kalple birlikte uyumla yürümeye gayret eden, belli bir ritmde... sonra duruyor bu beden, kapişonumu çıkarıyorum, bırakıyorum damlalar süzülsün bedenimden içeri.
sanıldığı gibi zor birşey değil yağmurda yürümek. hatta tersine,.. o kadar keyif verici ki...
sakinlik. sessizlik. tek başına.. yollar mı akıyor yok sa ben mi, yoksa yanımda dingin deniz mi akıyor.. sanki hiç çaba sarfetmiyorum, öyle rahat bir yürüyüş.. tempolu. yolda başıma gelenleri alıyorum içime, biriktiriyorum, dışa vuruyorum.. yanımda geliyorlar onlar da. görüntüleri kaydetmeye çalışıyorum zihnime.

yağmurda gayet güzel yürünüyor. hissediyorum. sadece hissetmiyorum , artık oluyorum. olma halindeyim bu da hissettiğim için oluyor.

çocukken oynadığım parkın gri borulu salıcağı artık yok. onun yerine masa sandalye konmuş oraya. salıncakları çok seviyorum. azalmalarına çok üzülüyorum.
salıncağa binmeyi hep çok sevdim, sallanırken sadece gökyüzüne baktığımda, işte öyle yaptığımdaki o anlatılamaz hissi,o anı, çok seviyorum..



istanbul
hosting