06 Kasım 2011, Pazar
saat: 14:56


şeker için kapıyı çalan çocukların, sadece kapı çalma sesinden sen olma ihtimalidir belki bayram.
belki de asla unut(a)mayacağın, bir sürü avuçtan atılmış topraklara ağladığındır.
ne çok anlam yüklenebilir hayatın her zerresine.
sen iste yeter ki.
yeterince ağırsa yüklediğin, aynı manaya bile çıkabilir hepsi.
koku(su)nun, odanın içinde bir yerlerde, bir ''şey''lerde kalmış olma ihtimali bile, seni bu odada olma isteğiyle doldururken, bi yandan aslında kokusundan kaçıp saklandığın yer olduğunun farkına varmak bu odanın, nerden baksan enteresan aslında.
çok da dikkatli bakmamak mı lazım ''bazen''?

ne kadar büyümüşüm bu bayram sabahı anladım.sıktığım ellerimi ne kadar hızlı bırakıp açabiliyorum.kan pıhtılaşmasını hızlandıran bi ilaç gibi, büyümüşlüğüm, derin bi kesiğin karşısında.


bi o, çocukluğumu sakladığım, ama sadece senin yanında, geldiğim kadar çocuk olabildiğim şehre girerken düşün kendini, bir de tam burda oturmuş, her yerinden akan büyümüşlüğünün palavrasına.
benden daha büyümüş olamazsın, bu yüzden zaten bir anlığına da olsa izin vermen dokunmam içine.belki biraz daha sertsin hepsi bu.sertlik de her ne kadar yetenek istese de, isteğe de bağlıdır ve ben bir şeyi çok istersem kendim bile korkarım benden.
canım etini, burnum tam omzunun yuvarlağındaki kokuyu çekerken, biliyorum ki büyümek zorundayım daha da.
beni aptal bi adam sanmanı ya da öyle zannetmek istemeni bile seviyorum.etinde benim elleriminkilerin dışında bir sürü iz ve koku varken, hiç ses çıkarmadan benim seni sevişimi izlemen, sanki sadece benmişim gibi izlerin tek sahibi, elbette seni kötü yapmaz, en fazla çok iyi bi yalancı olursun.ama bana değil.
sen bana en fazla ''benim'' olursun.ama fazlası zarar her şeyin bilirsin.
yorgunluğunu alıp, durup dinlen demekten yoruldum her ''sen''in.her seferinde yorulup her seferinde bıkmamaktan yoruldum.
kendime, kalbimi kanıtlamaktan yoruldum sakallı adamın dediği gibi.
içim ağzına kadar dolu.yarısı benden yarısı hep emanet.eskiyi atmadan yeniye yer açılmaz.bilirsin.
saklayasım var seni, senden kaçırıp, bulamayıp kaybet istediğim, içimde.
seni saklamak için atabilesim var emanetlerin hepsini.

dünyanın en büyük aşkını, evinin camından vurulup yaşayan ev kızının sevdiği, mahallenin bıçkın yırtık delikanlısısın sen. haberi bile olmadan en büyük aşkı yaşadığından, ''ayrı dünyanın insanı'' olan, ''seni üzerim çocuk''larla ahkam kesen, ama günün birinde köpek gibi acıyacak olan.
herkesin bi anlama noktası vardır hayatta.işte tam o noktadır bütün kalabalığının kaybolduğu.çırılçıplak kaldığı.
ben biliyorum sen tam ortasında dururken bile o acının, çok güzel görüneceksin çırılçıplak.korkma.

miyadı geçmiş bi ilacım karşında, kanın pıhtılaşmasını hızlandıran...


istanbul
hosting