07 Kasım 2011, Pazartesi
![]() saat: 16:34
![]() bazen ne kadar yakınımda hissediyorsam, bazen de bir o kadar uzağımda hissediyorum. bazen ne kadar kendime bile söylemekten çekindiğim şeyler dahi açmakta rahat hissederken, bazen de bir o kadar rahatsız hissediyorum. bana benzediği ölçüde bana benzemiyor aslında. o kadar ben ve bir o kadar değil. maskeleri sevmem. maskeler yüzünden kandırıldığımda ya da kandığımda enayi gibi hissederim. kanmak istiyorum, kanıyorum, bilerek yazılıyorum. ama içimde bir ses, beni kuzey rüzgarlarına yükleyip götürebileceğine inanmıyor bu adamın. o zamanlarda bir o kadar ben değil oluyor. içimdeki kadın, hayır diyor çocuk evet diyor o zamanlar. belki de ilk kez de olsa isteyerek sevişmem bile içimdeki kadından ziyade çocuğun oyun isteğidir. bedenini keşfetmeyi seviyorum ilk kez bir erkeğin. oyun oynar gibi herşey. o kadar oyun ki, durup şöyle bir baktığımda tüm anaçlığımla ve kadınlığımla evcilik oynayan iki çocuktan başka bir şey göremiyorum. yine de üzülmüyorum. çünkü yaşadığımı hissediyorum. ama bu his parmak uçlarımda donma, burnumda üşüme gibi. bilmiyorum.içimde çok sakin bir yan var benim. onu asla anlamazmış gibi geliyor. anlayamayacak göremeyecek bilemeyecek. ve o sakinlik birgün beni emicek. ben kuzey ruzgarını severim.ama kumsalda oynamayı da severim, kumdan kaleler yapmayı. öyle biri olmalı ki, beni kuzey rüzgarının kollarına bırakırken, bedeninde kumdan kaleler yapmama izin verebilmeli. bir acayip işler. neden sonra, dokunabilmek yine de güzel. hem ruhuna hem bedenine dokunabilmek, ve izin istemeden giren bir adama kendini aynı şekilde bırakabilmek... şans vermek değil bu, ama şanslı olduğu gerçeğini değiştirmez asla. izin verdim, izin verdim birine ilk kez beni şaşırtması için. bekliyorum. anladığım için bekliyorum. pending.... | ||
|