08 Kasım 2011, Salı
saat: 00:42


bazı pek çok şeye muhalafet olabilirim. olmayabilirim de ama olabilirim. bu, benim o şeylerin tersini düşündüğüm, savunduğum anlamına gelmez. hele ki o şeylerin iyileştirilebileceklerini söylediğim anlamına hiç gelmez.
yüzyıllardır aile olamayışımız beni üzüyor. uzunca bi süredir kendime acımıyorum ama annemle babama hala acıyorum. ikisi de kötü karakterli ve bu hayatı kendileri bu hale getirdi ama yine de onlara acıyorum. yazık bence. hiçbi insan bu kadar mutsuz olmamalı. neyse bugünün konusu bu değildi.
aklıma ortaokuldaki sosyal bilgiler hocam geldi bugün. bilgeye ders çalıştırıyordum 'bizim zamanımızda böyle değildi hiç'ler eşliğinde. ulan ne çabuk jenerasyon değişti on senede. neyse bu konuya da başka bi gün değinirim. kalender hoca benim öğrenciliğimi severdi ama karakterimi sevmezdi. bu yüzden her fırsatta da beni 'eğitmeye' çalışırdı. çünkü ben eğitilmeliydim. annemin bütün karşı çıkmalarına rağmen salt para sıçtığımız için ve ilçemizdeki tek 'özel' okul da o cemaat okulu olduğu için oradaydım. babam zaten hep en iyi okulları araştırıp bulur. bu yüzden tuğba da ben de çeşitli devlet fen liselerinde yatılı kaldık. çok iyi de oldu çok da güzel iyi oldu o ayrı mesele. bi insanın başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri olabilir o şekil bi lisede yatılı kalmak. ama bu evde kalmak daha büyük bir felaket olurdu. neyse allahtan parasız yatılı değildik yoksa şimdi yılmaz erdoğana bağlardım:E of amınagoyum iki laf ettirmiyorum ha kendime. kalender hocadan bahsediyordum. kalender hocanın soyadı kalenderdi ama herkes ona kalender hoca derdi. çünkü kendisi öyle isterdi. bi gün mal bi arkadaşımız kalender hocanın soyadı ne ya diye sormuştu. üzücü bir anı oldu onun için zira acımasızca aylar boyunca alay etmiştik:E çeşitli anı paylaşımları yapmak ne kadar da eğlenceliymiş. hele -rdi, -miştik'li cümleler tadından yenmiyor desem yeri. bence yeri değil. ne anlatacaktım lan ben. işte ortaokul biterken elbette ki benim bir hatıra defterim vardı ve arkadaşlarım ona birer birer beni ne çok sevdiklerini, özleyeceklerini falan yazacaklardı. sonra kalender hoca da gördü defterimi, o da bi şeyler yazmak istediğini söyledi. tabi neden olmasın dedim. bazı şeyler yazdı. bugün işte onları düşündüm. benim her şeye muhalefet olmamla ilgili şeylerdi. ben 3 yaşındayken de, 9 yaşındayken de, 13 yaşındayken de, 17 yaşındayken de böyleydim. ergenlikle ilgili değil yani bu mevzu. içten gelen bi şey, eğer bi karakterim varsa, ki bence yok, onun bi parçası. karaktersizim demiyorum lan:E bu çok derinlikli bi konu şimdi açıklayacak enerjim yok. ya neyse ne diyecektim. kalender hocanın yazdıklarını biraz daha düşününce fil hafızam sayesinde tam cümleyi de hatırladım. üstelik de tırnak içinde yazmıştı ama altına kimin sözü olduğunu yazmamıştı. şablon mesajlar gibiydi, bi bakayım belki de şu internette dolaşan anonim özlü söz şablonlarından biridir dedim. baktım, şu sonucu elde ettim:
"Her şeyi tenkit, her şeye itiraz, bir yıkma hamlesidir. Şayet insan, bir şeyi beğenmiyorsa, ondan daha iyisini yapmaya çalışmalıdır. Zira yıkmaktan harabeler, yapmaktan da mâmûreler meydana gelir." Fethullah Gülen.
vay amınagoyum kalender hoca dedim. benim yüzyıllar boyunca sarıp sakladığım hatıra defterime yazdığı söze bak sen. o zaman da gıcık olmuştum bana giderayak hala çeşitli eğitimler vermeye çalışmasına amma lakin ki henüz 13 yaşında olduğum için çok da sorgulamamıştım. neyse bugün bunları düşündüm. ben hiçbi şey üretecek bi insan değilim. eylemlerim sonucunda 'mamureler' oluşmasını beklemiyorum. kimsenin de beklediğini sanmıyorum artık. bir bok bildiğim de yok zaten. mankenler gibiyim adeta, ekmek kaç para diye sorsan onu bile bilmiyorum. niye bileyim lan. benim için ekmek 3lira bölü 7dir. haftada bi kere 3 liraya gider bi paket tost ekmeği alırım. bi hafta boyunca da her öğünümde onu yerim. bi haftada biterse biter bitmezse de atarım. içişleri bakanı kim diye sorsan onu da bilmem. niye bileyim. bilmiyorum lan. beni ilgilendirmiyor. başka bi şeyler biliyorumdur belki de ben de ama bunlar hayatın akışı içerisinde hiçbi işe yaramıyordur. gerçek hayatta nerde kullanacağız bunu diye sormamışımdır belki ben. aşırı feridun düzağacım şu anda. yok lan yok hiçbi bok bilmiyorum. neyse sonuç olarak ben bi şeyi eleştirirken ve sürekli sorunların varlığından bahsederken kimse benim o sorunlara çözüm önerisi sunmamı beklemesin. ben zaten çözülsünler diye de söylemiyorum. sadece varlar ve var olduklarının göz ardı edilmemesini istiyorum bu kadar. annem gidip cemaate kurban bağışı yaparken kendi kendisiyle çeliştiğini bilsin yani. bunu söylerim ve bir saat annemle kavga ederim. sonra da anarşist olurum. ne alakası var lan. naaalakası var. beni recep ivedik gibi höykürtmeyin. bi de her lan deyişimde varlığımı sorguluyorum. bazı şeyler ve yel değirmenleri ve kelebek kanatları ve biz isimli kısa öykümü yakında yayınlayacağım. bonne nuit

istanbul
hosting