10 Kasım 2011, Perşembe
saat: 10:21


Beline hafifçe dokunup, maskulen rolleri olabildiğince iyi oynuyordum. Parmaklarım belinde gezerken, salt başının döndüğünü düşünüyordum...

Nefesin tenime vurup "Sana âşığım" hissi uyandırıyordu. Âşıktık... Çok âşık...

Bizi gecenin on ikisinde, buzlu zemin üzerinde Tophane'ye götüren neden, aşk'tı; aşk'ımızdı. Yolda kalacağımıza dair ufacık endişe yoktu yeşil gözlerinde; olsa olsa "al götür, sonu ne olursa olsun"du...

Ne çok şey sığdırmıştık eve dönerken. Gözlerin gözlerime hayranlıkla bakarken hiç susmadan anlattıkça anlatıyordum.

Arabayı Bakırköy sahil yoluna park edip, günün ilk ışıklarına kadar konuştukça ortak noktalar bulmuş, mutlu olmuştuk...

Salt dudaklarından "senden hoşlanıyorum" tümcesi dökülmediği için âşıktım sana. Başka bir nedeni olacağını bilmiyordum, bilmiyorduk...

Uzaktaki sevgiliye duyulan özlem'in adıydı aşk... Tüm her şey, hemen, şimdi yaşanacak kadar basit olmamalıydı.

...

Hava aydınlanmıştı, sahilden çıkıp eve doğru giderken. Ocak'ın soğuğunu hissetmiyordum yüzündeki hayran dolu bakışlarından...

Başını omzuma koyduğunu imgeleyip, sustuğumu anımsıyorum. Yorgun gözlerin eve varıncaya dek eşlik etmişti oysa...

...

Geriye gitmek istersiniz bazen... Yaşanmamışlığın verdiği pişmanlıktan değil hayır; o anları bir kez daha yaşamak ve yaşatmak için...

Onunla yürüdüğümüz o, iki-üç yüz metrelik yol boyunca, ellerimi ceplerime sokar, koluma girme beklentisini açığa çıkarırdım.

Öyle de olmuştu bir keresinde; Ebuziya Caddesi'nden Özgürlük Meydanı'na yürüdüğümüz o uzun yol boyunca, ellerin kolumun arasında yürümüştük.

Yorgunluk bahanesinin arkasına saklanıp, başını omzuma koymuş, kokun buram buram içime işliyorken, muzaffer bir edayla gülümsüyordun...

Santraç hamleleri gibiydi sanki. Hamlelerini tamamlamış, yanıtlanması zor o soruyu sormuştun: "Arabayı neden uzağa park ettin?!"

Hayır; o çok duymak istediğin "Başbaşa yürüyüp, koluma girmeni, kokunu içime çekmek istiyorum" dememiştim...

Önümde, insan kalabalığından da büyük,yanıtlanması zor bir soru vardı. Hamlemi tamamlamalıydım. "Buralarda" dedim, "park edilecek yer yok.".

istanbul