24 Şubat 2012, Cuma
![]() saat: 13:39
![]() yeni müzikler buldum kendime. müzikler eski, ben yeni buldum kendime. froydun makalesindeki yeniyetme kararsız 20lerinin başlarındaki kız gibiyim.ki bu kızın annafroyd olduğu iddia edilir, savunmasını sevdiğim. öfkemi atamıyorum, bunu farkettim. sabah kalktım yürüdüm sahilde. martılarla paylaştım kahvaltımı,diyebilirdim.ama demiyorum. çünkü bir poğaçayı mideye indirdikten sonra ikinci poğaçaya aynı açlık hissiyle saldırıp sonundaki kırıntıları "bari şunlar da yesin" diye düşünerek martılara fırlatmak i- vücutta gereksiz atp harcanmasına ii- doğada gereksiz entropi artışına iii- vicdanda gereksiz rahatlama hissine iv- martıların yanındaki kargaların gereksizce graaaak'lamasına(hayır,kargaya da atıyorum,fakat karga daha mevcut kırıntının yere düşmesini beklerken 10 tane martı gelip havada yakalıyor sözkonusu parçaları) neden oluyor.paylaşmak,böyle bişey değil. varoluşçu psikoterapi'yi aldım. yalom, danimarkalı genç adam diyor.purosunu tüttürürken diyor.kierkegaard diyor.insan, parçalardan oluşmuş bir bütün'den daha fazla olduğu için diyor, pozitivist davranışçılık ve froydyen psikanaliz dışında amerikan hümanist psikoloji diyor, kıta avrupasındaki varoluşçu analistler diyor. işin düşündüren yanı: amerikan hümanist psikolojinin kıta avrupası varoluşçu geleneğiyle hiçbir şekilde eşanlamlı olmaması. "avrupadaki varoluşçu gelenek her zaman insan sınırlılıklarını ve varoluşun trajik boyutlarını vurgulamıştır.bunun yapılmasının nedeni belki de avrupalıların savaş, ölüm ve belirsiz varoluş yüzünden, coğrafik ve etnik sınırlanma durumunu daha fazla tanımış olmalarıdır.birleşik devletler(ve onun meydana getirdiği hümanist psikoloji) yayılma, iyimserlik, sınırsız ufuklar ve pragmatizmin zeitgeist'ında yıkanmıştır.[...] avrupa'nın odak noktası sınırlar, belirsizlik ve olmamak anksiyetesiyle yüzleşmek ve anlamak üzerinedir. diğer taraftan hümanist psikoloji, sınırlara ve olumsallığa potansiyel gelişiminden, kabul edilmeye farkındalıktan, anksiyeteye başarılı yaşantılardan ve yığınsal birlikten, anlama kendini gerçekleştirmekten, ayrılmışlık ve temel yalıtılmışlığa ben-sen ilişkisi ve etkileşimden daha az önem vermektedir." itiraz hemen hemen aynı. fakat aynı noktadan çıkıp bambaşka yollara sapmış kıta avrupası ve amerika. işin froydcul yanı: psikologun bir teoriyi geliştirirken kendi psikolojisini de olaya katması. avrupa iki dünya savaşıyla boğuşmuş tabii ki belirsizlik ve olmamak anksiyetesiyle yüzleşecek.amerikalılara hava hoş; onlar potansiyel gelişimden, farkındalıktan, başarılı yaşantılardan, kendini gerçekleştirmekten bahsedebilirler. neo-froydyen'lerin savunduklarıyla örtüşmüyor mu bu? 'çocuk içgüdünün egemenliği altında olmak yerine, kültürel ve kişilerarası çevreyle şekillenen varlıktır'? | ||
|