27 Şubat 2012, Pazartesi
saat: 14:56


bişeyler oluyor, yani garip bişeyler var. Balkanlardan soğuk hava dalgası da gelmiyor, bana bi yetki de verilmiyor ki o yetkiye dayanıp "bana verilen yetkiye dayanarak şunu bunu yapıyorum" diyebileyim. Hakikaten garip bişeyler. Madem garip bişeyler var o halde bunu yazalım.Şimdi nedir bu olaylar olaylar kısmına geçmeden önce benim video oyunlarıyla tanışmam hatırladığım kadarıyla sünnetimde beni oyalaması için elime verilen (gülmüyoruz o değil çünkü) game boy tarzı ufak el aterisine kadar dayanır. Sünnetimde değil de sünnetimden sonra desem daha uygun olurmuş sanki. İnsanın kendi sünnetini hatırlaması da çok acayip çok enteresan bi olay :D Konu sünnetim değil tabi burda. Konu benim video oyunlarına olan yatkınlığımın nerelere kadar dayandığı. Aslında konu bu da değil ama bunu konuya bağlamam lazım.

Devam edelim. Sonra televizyona bağlanan ateriler, benim bu oyunlarda başarılı olmam ve başarılı olduğum için belki sürekli kendimi bu başarıdan ötürü takdir edip iyi hissetmem ve sürekli bunları oynayıp tekrardan başarılı olup mutlu olmaya çalışmam döngüsü başladı. 27 yaşındayım ve hala bu döngüden çıkamadım ama o döngü bu şekilde başladı işte. Aterilerden bilgisayara terfi ettik ama olay temel olarak aynı, değişmedi yani. Bişeyde başarılısın, sen kontrol ediyorsun, teknoloji de ilerliyor, başarılı oldukça mutlu oluyorsun mutlu oldukça o seni çekiyor, onun yaptığı kadar mutlu olamadığın zamanlar canın sıkılıyor, mutlu olmak için yine konsolun başına geçiyorsun. Bu cümleleri farklı şeyler için yorumlayabiliriz. Konu mutluluk çünkü, ifadeler farklı olabilir ama ana fikir aynı sonuçta. Anlatmak istediğim ben genelde oynadığım oyunlarda başarılı oluyorum ve ilerliyorum. Yeni bir oyuna başlarken normal insanlar normal zorlukta başlarken ben oyun beni zorlasın istiyorum, daha zor seçenekler varsa onları seçiyorum. İnternet dilinde olayı anlatmak gerekirse "Challange accepted" diyip "like a boss" kafası yaşıyorum :) Olayımıza doğru gelirsek çook eskilerden ünlü bir dövüş oyunumuz var "Mortal Kombat" adamlar neden combat değil kombat yazmışlar o kısmı bilmiyorum ama epey ünlü bi oyun, filmi falan çekildi. İşte bu oyunun son sürümünün hikaye modunu oynuyorum, ilerledik ilerledik ilerledik. Sonra ilerleme durdu.Nasıl durdu derseniz işin normali ilerleme duruyorsa o oyunu bitirmişimdir ondan duruyordur. Lakin böyle olmadı. Nasıl oldu derseniz : Raiden var oyunda, oyunun en baba karakterlerinden, gözleri beyaz, şimşekli karizmatik adam. Sokakta yürüse bütün kızlar döner bakar,ilgi odağı olur. He's sexy and he knows it. Raiden gibi karizmatik olmayı isterdim ama bunun konumuzla alakası yok. Bu Raiden la ilerledim ilerledim, son adamı dövemiyorum. Olmuyor yani. Tıkandım kaldım.Cumartesi en az yarım saatim shao kahn dan dayak yiyerek geçti. Non-stop dövüyor.Eğer elektrik çarpmasından ölürsem bu raiden dır, çok küfür ediyor, biliyorum :) diyordum.Sonra acaba hobi olarak mı dayak yiyorum diye düşünmeye başladım. Yani yıllardır her oyunu başarıp ilerleyen ben dayak yeme kotamı bugünler için mi sakladım, olabilir mi böyle bir şey :) Ha ortada bi gerçek varsa adam dövüyor yani, öyle böyle değil. Ben hiç bi oyunda bu kadar hor görüldüğümü bu kadar başarısız olduğumu, itilip kakıldığımı ve yine internet jargonuyla "faillediğimi" hatırlamıyorum ama acayip #fail öyle böyle değil. Yani o kadar dokundu ki bana, kalktım bunu yazıyorum, gerisini siz düşünün :) sonra durdum biraz ara verdim, bir iki twit attım. Devam ediyim dedim, sonra düzenli olarak bir saat daha dayak yedim, olmuyor yani.Bir savaşçıyı dövüp o bölümü geçebilmek için iki round almak lazım ama ben bir round bile alamıyorum ya. Yani benim iki roundda adama verdiğim hasarı toplasan anca ölüyor, o da bir round ve o bile yok. Şu onunla savaştığımız zaman dilimi boyunca onu yenebilmeyi geçtim hani işler biraz yolunda gitse iki tekme bi şimşek atsam sonra heyecanlanıp saçmalamaya başlıyorum. Benim en son heyecanlanıp saçmalamaya başladığım zaman telefonun öbür ucunda bi kız vardı, çok acayip zamanlardı :) yani kendimi çok geliştirdim, çok güzel hareketler yapıyorum ama bi yerde olmuyor ve olmuyor. yani liu kang ile daha önce bi defa dövdüm onu dövme şeklim biraz basitti ama dövdüm yani yaklaşınca uçan tekmesi var, onu atıyorum uzaktayken de yerden ateşli bişey sallıyor ya öyle öyle aptala bağlattım dövdüm ama raiden la öyle olmuyor ben ona uzaktan şimşek atıyorum o bana mızrak sallıyor benim vurduğum %3 onun vurduğu %10 böyle karşılıklı atıyoruz atıyoruz sonra ölüyorum. Bi ara diplomatik yolları bile denedim, dedim vurmıyım belki iyi anına denk geliriz, konuşarak hallederiz yani kavga dediğin nedir ki anlaşmazlık dediğin nedir ki, evli insanlar bile anlaşamıyor kavga edebiliyor sonuçta. Ama o beni yine dövdü yine dövdü, uzattığım zeytin dallarını kırdı, barış güvercinlerini vurdu. Mahvettin beni Shao Kahn. Dün gece All Stars 2012 maçı vardı ve o maçta her mola alındığında 3 posta dayak yedim. Devre arası oldu, devre arasında 20 dk boyunca dayak yedim. Sürekli dövüyor, artık sıkılıp bıraksın istiyorum o da olmuyor. H ani tinerciler sıkıştırır ya birini, döverler döverler sonra bırakırlar adam sıkılmıyor ya. Ağız tadıyla dünyayı kurtaramıyorum yani anlayacağınız. İyi karakter olmak çok zor ya. Raiden yerine Shao Kahn ben olsaydım ne olurdu yani ne olurdu :( bi vur bi salla iki çevir bi yere çarp ölsün. Oh ne ala memleket.



Mortal kombat çıkmazından olaylar olaylar kısmına doğru gelelim yavaştan.

Benim şirin, sempatik bi Nokia 6600 ım vardı. Vardı diyorum ama hala var gibi. Yani madde olarak düşünürsek var ama önemli olan işlevi dersek yok. Konuya girmekte sıkıntı yaşıyor olabilirim ,tamam. Ben sabah karşıdan karşıya geçerken telefon sen git cebimden çık, yola düş. Sonra alışveriş yaptım marketten, minibüse bindim. Derken bişey eksik.. Sonra minibüsçü numaramı sordu, söyledim. Aradı "kapalı" dedi, plakasını söyledi, teşekkür ettim indim, iki durak ilerledik bu arada. Aksi yönden gelen minibüse bindim, markette mi düşürdüm acaba diye düşünürken ben kapalıysa kesin suyun içinde bi yerdedir dedim. Hakikaten de yolun orda yerde yatarken buldum :( İlk gördüğüm anda bi üzüntü çöktü, içimden "bebeğim çok özür dilerim ne oldu sana öyle, affet beni" dedim. Gerçekten dedim bunu evet. Bi gariplikler var demiştim dimi :) işte sonra baktım sular biraz şeyetmiş telefonu, bir de kafasından araba geçmiş sanırsam :(
işte telefona biraz kafam şeyoldu, ben telefon düşürme konusunda pek deneyimli değilim çünkü, tam sindiremedim, bir de çok üzüldüm :( Bu telefonla kaç sene geçirdik, içinde özel insanların özel mesajları, silmeye kıyamadığım mesajlar, her baktığımda güldüğüm mesajlar. Kardeşlerimin birbirlerine gönderdikleri, babamdan gelen anlamlı mesajlar bütün bu mesajların yanında fotoğraflar özetle çok anısı vardı bu telefonun. Sudoku da kırdığım rekorlar, futbol oyununda 1000 küsür maçın hepsini kazanmış olmak, ortalama maç başına 9 averaj yakalamış olmak :(



Sonra günün devamında bi siteye üye olmaya çalışırken size bi kutucukta bişeyler verirler ya, aynısını yan tarafa yazınca insanlık yapmış olursunuz :) heh onun 8 farklı versiyonunu yazdım hiç birini kabul etmedi. Bütün bunlar garip gelmediyse en son farkında olmadan pörtlemiş telefonumu elime alıp eski günlerdeki gibi tuş kilidini açmaya çalıştım. Sonra göz göze geldik telefonla. Bana ne anlatmak istediğini anladım sanırsam.

istanbul
hosting