23 Ağustos 2013, Cuma
saat: 11:18


"en büyük zenginlik sağ yanın acıdığında sol yanına dönebilmek" yatalak bir insanın kendisini cevirmek için 2 gün kimse gelemediğinde yara olan kollarınındaki acıyı anlatırken kardeşine vereceği hayat dersi bu olsa gerek, çok özlü söz işittim, sanırım yakınındaki birinin söyledikleri çok daha etkili oluyor.

10 seneden fazla oldu gideli, benim ise içimdeki şeytanın büyümesi, giderek kendini geliştirmesi bu kadar zaman sürdü, hasta bir insanın yanına gitmek yerine denize gitmeyi tercih ettiğim hatırlatıldı dün yine, o hasta ise biz de mi hasta olalım demişim hemde.. hatırlamıyorum durumun bu kadar ciddi olduğunu dediğimde hiç burda değildin ki dedi, nasıl yani olur mu öyle şey dediğimde hatırlıyor musun 1 ay da bizde kaldı diye söyledi, ne yalan söyleyeyim hatırlamıyorum, 5 aylık bir sürenin nerdeyse hiçbirini hatırlamıyorum. en yakınlarından birinin 5 ay boyunca ölüme yürüyüşünü sadece öldüğü gün olarak hatırlamak gerçekten de vicdansızlığımı ortaya koyuyor. ne yapıyordum,

Çocuktum tabi o sıra ama insanın ne olacağı o zamanlardan belli olur bence. kalpsiz olmak farklı bir durum, sanırım hic dogru düzgün sevemedim kimseyi, yakınlarımın ölümünü bu kadar kolay kabullenmem normal bir durum benim için, 2 kişi gitti şimdilik, 2 de daha önceden gitmişti ama unuttuğumdan atladım..

Kendi paramı kazanmaya başladığım gün evden ayrılmam, 3 senedir çalışmama rağmen anama babama en ufak bir hediye dahi almamam, kardeşim okuluna devam ederken ve maddi olarak ailemin durumu gecinmelerine anca yeterken kardeşime senelerce en ufak bir yardımda bulunmamam,babamın dükkanı satarsa yetiremeyeceğini bilmesi, kardeşimin benden yardım istemek yerine krediye başvurmayı düşünmesi, daha ufağının kaçıncı sınıfa gittiğinden bile emin olamamam önce bir düşünüp sonra karar vermem, ihtiyacı olan yardımı hiçbir noktada sağlamamam sürekli olarak her fırsatta arkamı dönüp gitmem, zorunda olduğumda, sıkıştığımda da geri dönmemden de kaliteli bir adam olmadığımı anlıyorum.

dün kurduğum şirketin akibeti üzerine annemle konuşacakken yine muhabbetin buralara gelmesi sonrasında benim onu sevmediğimi söylemem, sesinin beni deli ettiğini, çok bilmişlik tasladığını ve benim sürekli ondan kaçtığımı söylemem, daha da açıklayıcı oluyor durumu değerlendirmemde. zaten 2 ayı kaldı kredi ödemelerinin, sonrasında yine gideceksin zaten biliyorum demesi de bana olan güveninin hiç kalmadığını açıklıyor ama elden birşey gelmez ana yüreği seviyor işte..

son 10 senemi değerlendirdiğimde sanırım ergenlik dönemi benim çok geç başladı ve bitmek bilmiyor diyebilecek kadar da vicdansız olabiliyorum. yaptığım tüm kötü şeylere bir kulp bulabileceğimi düşünüyorum, hiçbirşey benim yüzümden olmadı, ben hep en mükemmeldim ve hata yapmadım diyorum birde yüzsüzcesine, bir başka aile eşrafının onun karakteri kaypak diyerek beni anneme tanımlamasına deli oluyorum, sinirleniyorum. onun derdi bizimle değil onun sorunu allahla diyor birde, allah ile kendini bir tutuyor diyor..

kendisi neydi ki benden ne bekliyor diyerek geçiştiriyorum. bana ne verdiniz ki ne istiyorsunuz diyorum, hiç utanmıyorum bunu söylerken, birde üzerime gelindiğinde öfkeden gözlerimin içi kan topluyor, bağırıp çağırıyorum.

40 yaşında saçında siyah kalmamış bir kadın benim annem öz kardeşi gözünün önünde 5 ay yatalak kalmış 35 i göremeden yayatı terketmiş, oğlu 8 yaşından beri kendisinden nefret etmiş, ne onu ne de yaşadığı hayatı hiç kabul edememiş bir oğlu var. 18 yaşında evlenmiş ve kocasından bol dayak yemiş bir kadın, kendisinden nefret eden oğlu anasız babasız kalmasın diye ayrılmamış hemde. daha sonra 2 oğlu daha olmuş, diğerleri de onu pek beğenmemiş ama hiçbirisi ilki kadar insafsız olmamış ve hiçbiri ilki kadar da sevilmemiş tüm ailede..

Şimdi oturup bir değerlendirme yaptığımda şeytana uydum demek olmaz, şeytanın benim kadar vicdansız olduğunu düşünmüyorum.. hem durumu başka birinin üstüne yıkmak da hoş olmuyor, bayatladı artık. yine de şikayet ediyorum işlerim neden rast gitmiyor, neden istediklerim olmuyor diye, halbuki öyle bir durum da yok, ben tembelim o yüzden işler aksıyor, salağım o yüzden kanıyorum her söylenene, gerçekçi olmak lazım, bir durum değerlendirmesi yaparsak. ben hakettiğimden çok daha iyi bir konumdayım.

şimdi bunları yazıyor olmam birşeyi değiştirmeyecek, akşam tüm bunları tekrar unutup şikayet etmeye başlayacağım. tek birşey kalsın istiyorum aklımda

"En büyük zenginlik, sağ yanın ağrıdığında sol yanına dönebilmektir"


istanbul