21 Ocak 2014, Salı
![]() saat: 00:11
![]() sene 1999 şu meşhur 17 agustos depreminin oldugu gece. yaz sıcaklarından bunalmışız tabi o zaman evde klima,vantilatör gibi üfleyen alet yok.dal kıpırdamıyo öyle lanet bi sıcak.sadece evde osurunca bi rüzgar esiyo.. herneyse işte o gece artık beyin buharlaşmış tabi.benimde bisan bisikletim var.dayım hediye etmişti.arkadaşların bisana binemedim diye igrenc esprisyle hergün umutsuzlugun dibine daha cok vuruyordum.atladım bisiklete.tüm mahalleyi örgütlemek adına ziliiiing ziliiiing diye zilimi öttürdüm.çoğusu siklemedi.tabi o zamanlar 12 yaşındayz büyükte sayılmayız.dedim gelmezseniz gelmeyin amına koyim.bastım pedala vurdum kendimi yollara yeşilköy sahilinde buldum kendimi. yollar kalabalık tabi.millet yazın ya seks yapıyor geceleri yada don atlet sahilde biraz olsun nefes almak istiyor. neyse ben sahile oturdum bisikletin termosunda 2 gün öncesinden kalma bi kola vardı.onu içtim kusmanın ötesinde bi istek kapladı içimi.cepte tek kuruş para yok. neyse oturdum kumlarda gökyüzünü seyrediyorum.o zaman varmıs bi romantiklik üzerimde.yıldız kayıyo gibi oluyo dilek tutuyorum.allahım ne olur cabucak büyiyim yukardaki aysel ablayla evlenmem lazım çükümü ona göstermem lazım diye. aysel ablada o zamanların çılgın bedişi uçuk kaçık özgür bi tip haliyle dikkat çekiyor.ayrıca hollanda inegi gibiydi.sütyen kullanmıyodu.arabalardaki air baglerin örnek modeli olabilirdi yani o derece. herneyse ben bunları hayal ettim baktım casio saatime.hava karanlık tabi gözükmüyor.ama saatim şıkır şıkır havalı tabi.ışıgını yakıp baktım saat olmus gecenin 1i o zaman cep telefonu felanda yok tabi.annem dedim kesin ortalıgı nükleer savaş çıkmış gibi inletiyodur volkan nerde diye aklıma geldi. götüm üçbuçuk atmaya başladı. ama arkamı döndügümde bişey eksikti.bisikletim artık yoktu. çünkü ben aysel ablayla dügünümüzü hayal ederken birisi düşlerimi calamıcagını anlayınca bisikletimi calmıs. yeşilköydeyim cebimde tek kurus yok 12 yasındayım ve saat 1 maceraya hazırmısınız? önce tren yoluna çıktım.baktım tinerci cocuklar var.sonra ana caddeye cıktım boyum kadar köpekler kol geziyor. dedim volkan yaragı yedin olm. işte tam o sırada bi polis arabası geldi.hayırdır ufaklık dedi ne işin var gecenin bu saati sokaklarda. bende işte anlatabildigim kadar anlattım derdimi.neyse atla götürelim dedi.ya amına koyim bu kadarmı şanssız olur bi insan ben bindim polis otosuna soygun var diye anons geçtiler.bunlarda en yakın araçmış.direksiyon başındaki abi cocugu kedi yavrusu gibi camdanmı atıcaz napıcaz amınakoyim.oda gelsin bizimle dedi. ben birden kendimi müfettis gadget gibi hissettim.yolda bana silah vericekmisiniz gibi sacma sorular bile sordum. ben sanıyorum içerde binlerce rehine var soyguncular panjurlu pencerelerin aralıklarından bakıyolar,dısarıyı kesiyolar,polisten önce bi araba sonra bi helikopter ve ordanda yunan adalarına kacmak için bi tekne isticekler diye ama yok öyle bişey bi gittim kuyumcunun camına taş atmıslar alarm calınca kacmıslar. kırılan camlar,hayallerim gibi tuz buz olmuştu.gece 2 buçukta eve bıraktı beni polis otosu.annem defalarca fenalasmıs,kayıp ilanı verilmiş sokaktaki abiler ablalar beni arama calısmalarına coktan başlamışlar. eve gelince başıma gelenleri anlatınca annem daha fena oldu. neyse artık eve tek parça gelmiştim. amına koyim yatıyim dedim iyiki mikail direk lan olm nereye yatıyon oturmayamı geldik dedi ve o büyük deprem başladı tam 45 sn depremin ne oldugunu bilmedigim için bir o yana bir bu yana sallanan lambalara bakıp annemin şahadet getirişlerinden birazdan ölecegimi hayal ettim. hala aklımda aysel ablayla evlenemeden ölmek vardı. şimdi yıllar geçti aysel abla hala bekar ama artık o memeleri büzüşmüş.benimse hayallerim... | ||
|