23 Ocak 2014, Perşembe
saat: 22:51


Ruhsatımı aldım. Bir takım şeyleri hiçbir zaman unutmamak için yazma gereği duyuyorum.

1- Kahveci Mustafa Amca Jeans - kivi ve elma çayı
2- Kahveci Mustafa Amca Jeans'te birkaç vakit evvel beni heyecanlandırmış salak bi çocuk, belki de son gençlik ateşim
3- Son dakika haber vermiş olmama rağmen koşarak gelmiş canım arkadaşlarım. Beni hayatımın hiçbir döneminde yalnız bırakmamış Rojda. İlk tanıştığımızda son derece hayırsız bir insan olmama rağmen beni öyle sevmiş Rojda. Artık hayırsız değilim, arkadaşlıklar nasıl kaybedilmez biliyorum. Sonra dünyanın en sevimli uç uç böceği kolyesi hediye eden İray. Kocaman bir çiçek demetiyle gelen, başta hiç anlaşamadığım, sonradan ruhunun çok temiz olduğunu gördüğüm Songül.
4- SEM dersleri evet. Belki de hayatımın en güzel günleriydi.
5- Görkem'in avukat olan abisi ve eşinin ruhsat fotoğrafımı beğenmesi. Çok çok zarif insanlar, her zaman öyleydiler.
6- Volga Hanım'ın çeviri göndermesi. Bugün istemesinin ayıp olacağının farkında olduğu için Meriç'e beni aratması. Halbuki telefonla aradıktan sonra tebrik edip gönlümü alarak rica etmesi halinde 2 sayfalık çevirinin lafı olmazdı. Şu durumda ise yarın Kartal'dan dönene dek kesinlikle başlamayacağım.
7- Türkiye'nin en meşhur hukuk bürolarından biri olan Esin Hukuk Bürosunun sahibinin tüm stajyerlerinin törenlerine gelip ruhsat veriyor olması. Onları onore eden cümleler kurması. Tamam belki sabah 5'e kadar çalıştırıyordur, bilemem. Ama böyle bir zerafeti göstermiş olması. Güleç, genç, uzun boylu bir adam olması.
8- İray gelene kadar tek başına yemeğimi yiyip mal mal ortada dolanmış olmam. O an Ahmet Cemal'i hatırladım. Üniversite ikinci sınıftaydım. "Yalnızlığınızı sevin" demişti. Ben başarmıştım, yalnızlığımı sevmiştim ve gocunmuyordum. Çünkü zaten çok da yalnız değildim.
9- Hayatımda ilk defa gurur ve heyecan duymuş olmam. Belki Leuven'e kabul aldığımda da benzer duygular hissettim. Ama hiçbir mezuniyetimde hiçbir şey hissetmemiştim. Sırf aileme ayıp olmasın diye katılmıştım. Bu sefer orada olmayı kendim istedim. Ve gururlandım. Ve o kadar heyecanlandım ki eminim fotoğraflarda berbat çıktım. Dudaklarım titriyordu. Bak bu da yeni çıktı, heyecanlanınca dudaklarıma sahip çıkamıyorum!
10- "Top sakallı amca" aka Kocasakal olmadığı zamanlarda ruhsatları veren, etkileyici konuşan, mesleği sevdiren, "toplum önderi" olma misyonu yükleyen Mehmet Durakoğlu.
11- TBB'nin hediyeleri. Üzerinde isim yazan kalem, isimlik. Üzerinde İstanbul Barosu amblemi olan yaka iğnesi. Bir parçası olmaktan gurur duyduğum TBB ve İstanbul Barosu. Ben ki hiçbir şeye hiçbir zaman aidiyet duymamış biri...
12- Uğurlu sayım lisedeki platonik aşkım nedeniyle 26'dır. Mustafa'yla "merdivende karşılaştığımız günü" yani 26 Nisan 2005'i hiç unutmamıştım. Sonra bu boş hikayeyle dalga geçe geçe 26 uğurlu sayım olmuştu. Şimdi baro sicil numaram hem 26 ile bitiyor hem de rakamların toplamı 26. MHP'nin 40. yılı :P ?
13- Eve gelince kuzenimin kutlamak için sarılması.
14- Eve gelir gelmez Baro Levhasını açışım. Henüz resim ve adres bilgileri eklenmemiş.
15- Betül'ün Twitter'daki tebriği. İnsanların ısrarla küçük görmeye çalıştıkları meziyetlerim: avukatlık ruhsatım, yüksek lisans, marka vekilliği, patent vekilliği.
16- Törenden sonra falcıya gidişimiz. Falcıda ruhsatımı unutup eve geldim. Pijamamı giydikten sonra fark ettim ki koca zarf yok. Pijamamın üstünü çıkarmayıp altıma tayt geçirip tekrar aynı mekana gittim. Gönül rahatlığıyla ruhsatımı kapıp eve döndüm. Akabinde Yemeksepeti'nden körili tavuk söyledikten sonra uzaklardaki canım ailemle Skype'tan görüştüm...



istanbul
hosting