25 Ocak 2014, Cumartesi
saat: 18:24


Her yazımda bogazıma kadar gelmiş, göğsümden gözyaşları fışkırır gibi hissettiğimde bir çalınacak kapı gibi kelimelere sarılıyorum. Sonra okuduğumda geriye dönüp yazılarımı aslında bunun karamsarlıktan değil bir çeşit kelimeleri sıgınma kapısı olarak kullandığımdan dolayı olduğunu anlıyorum.
Küresel ısınmaya neden olup ve doğayı tekdüze hale getirmek isteyen insanlar, doğanın ve evrenin verdiği tepkiden belki dolunaydan belki toplumsal titreşimlerden nasiplerini alıyorlar gibi geliyor bana.
Öyle asabi, öyle aşağılayıcı ve kötü bir halleri var ki, kapitalizm karakterlere işledikten sonra insana dair iyi ve güzel ne varsa içten içe kemirip, güzel özellikleri yemeye başlıyor.
Bunun farkına varan insanlar dünyanın bir çok yerinde uyanıyor ve yoganın sistematik öğretisini, doğayı olduğu gibi kabul edip alternatif yaşam şekillerini uygulamaya başlıyor. Ülkemiz de bir yerde batıyı sadece şekilselcilik açısından bir kıyafet gibi giymeye çalıştığından, çoğunlukla yogayı da kendilerine iyi gelecek bir çeşit hareket dizini ve salon, mat üçlüsünde anlamlandırıyorlar.
Elbet içten bir değişim ve ahlaki bir düzelmenin geleceğine inanıyorum, çünkü ne din ne kapitalizm ne toplumlara ne de insana bir faydası dokundu.
O halde
Bırakalım paradan önce insanlık gelsin,
Bırakalım egodan önce insanlık gelsin,
Bırakalım vahşi kapitalist yerine insanlık gelsin
Önce biz insan olalım ki olduralım...

istanbul
hosting