12 Ocak 2016, Salı
saat: 23:55
Bu haftam Fransa'da geçiyor.Fransa diyorsam şıkır şıkır giyinmiş güzel tiplerle,Paris sokaklarında takılıp, süper lezzetli şaraplar içtiğimi filan sanma sakın. Paris'ten 1 saat uzakta, şehrin dışında ,restoranı bile olmayan bi otelde kalıyorum.En azından yarın başka bir şehre geçicem ama burdaki 3 günüm soğuktan donmamaya, açlıktan ölmemeye ve sıkıntıdan patlamamaya çalışarak geçti, belki şehir ve firma değiştirmek iyi gelir, onu yarın görcez artık. Cuma günü O. yanıma geliyor,h.sonu Parisien Parisien takılcaz beraber.Gerçi bu insanın kıçını donduran soğukta nasıl gezicez bilmiyorum ama yine de değişiklik işte olm, eve dönsem evde kös kös otursak daha mı iyi olcaktı ki, en azından bebek olmadan biraz başbaşa romantizm yapmış oluruz.Ben birazcık alkol alabilsem daha güzel olcaktı da neyse. Hamilelik de biraz zor bişeymiş sanki, çay yasak, kahve yasak, alkol yasak, pöfff Bugün otele geldiğimden beri defalarca ağladım.İstanbul'da patlama olmuş, ilk onunla başladım,sonra facebookta gördüğüm bir habere ağladım en son da G. kedisine...Kendi kedime olan sevgimden çıkarabiliyorum başkasının kedisini kaybetmesinin ne kadar acı bir şey olduğunu.Ben başıma geldiğini hayal bile edemiyorum, çok acı bişey, allah sabır versin gerçekten. Neyse ben uyicam artık, saat daha 10 bile değil ama hamilelik böyle bişey işte, bebiş büyüsün diye senin malak gibi 7/24 uyuyasın geliyo sürekli hülyada gibi dolaşıyorsun. Neyse ki çevredeki kadınların çoğu doğum yapmış , aynı süreçten geçmiş de hepsi beni anlıyor | ||
|