20 Ocak 2016, Çarşamba
saat: 01:36


Amsterdam'dan yazıyorum bugünde. Fuar falan filan bahane.


Canım sıkıldı bir düğün daveti aldım ve buna çok üzüldüm. Şaşılacak bir şey belki ama gerçekten üzüldüm. Bir kez daha hayat beni bir şekilde haklı çıkarttı fakat buna şaşırmadım, güzeldi.


İstanbul'a döndüğüm zaman bu konuyu araştıracağım fakat duyduklarımdan daha farkklı bir şey duyabileceğimi sanmıyorum.


Bu olay bana bir erkek arkadaşımın sevgilisinin yaşadığı serüveni hatırlattı ve kızların bir çok durumda aslında ne kadar otokontrolsüz hareket ettiklerini ve bazen gerçekten güvenilemeyecek varlıklar olduğunu bir kez daha gösterdi. Yeri geldiği zaman ailesini bile yakabilecek güce sahipler... Aile derken anne babasından bahsediyorum.


Arkadaşım Anadolu'nun güzide bir ilinde yaşarken eczacı olacak bir hanımefendi ile tanışır sevgili olurlar ve yıllarca süren bu sevgililik serüveni hatun kişisinin memleketine dönmesi ise sallanır ve sudan bir nedenle biter. Hatun kişi yine Anadolu'nun güzide bir ilinin bir ilçesinde doğmuş büyümüş ilk - orta ve lise eğitimini aynı kabukta yaşamış, üniversite için ilk kez çıktığı ilçesinden, yaşam tarkı kendi ilinden hiç uzak olmayan hatta tıpa tıp aynı olan bir il olunca kızımız biraz sonradan görme moduna geçmesine meyil oluşuyor.


Hatun kişi memleketinde doktor birisinde hoşlanmaya başlıyor ve bu hissi duyar duymaz bizim arkadaşı terk ediyor. Sonra bu olaylardan uzaklaşıyor arkadaşım. Bir ara Antalya'ya gittiğini oraya yerleştiğini duyuyor.


Bir gün bir mesaj gelmiş arkadaşa bu hatun kişiden biraz mesajlaştıktan sonra telefonla konuşmuşlar uzun bir süre. Kız her şeyi anlatmış.
Antalya'ya internetten tanıştığı bir erkek için gelmiş, bir kaç yıl sevgili olarak yaşamışlar sonra evlenmeye karar vermişler fakat kızın ailesi pek istememiş ama yinede çok karşı çıkmamışlar. Bu evlenmeye karar verdiği kişi biraz kız düşkünü bir yapısı varmış ve internet üzerinden sürekli sanal ilişki kurar porno filmlerin tiryakisi haber sitelerinin magazin sayfalarındaki manken kızların hastasıymış. Kız bunlara kadar her şeyi anlatmış ama bizim oğlanın aklında mıh gibi bir soru bekaret... Sonra kız bakmış bununla olmayacak evlilikten vazgeçmiş. Sonrasında ise bir kez evlenip boşanmış, lisansı okuduğu üniversiteden de tanıdığı birsi ile tekrar iletişim kurmuş tesadüfen. Adam çok cool birisiymiş kızımız büyülenmiş adeta kız aşık olmuş kısacası ve bir kaç ay süren ilişkide bitmiş kızı terk etmiş. Adam 40'a yakın kız daha 28 - 29 yaşında. Sonra bu eski sevgililerini aramaya başlamış :D Ben terk edildim intihar etmeyi düşünüyorum falan derken, mevzu eski sevgili olunca bizim oğlana da piyango vuruyor tabi :D Tüm bunları öğrenince bekaret sorusuna kendince cevap buluyor bizimkisi sanki ne önemi varsa. Kendi 4 - 5 yıl burada yatmış kalkmış ama ellememiş... İşte ne bileyim farklı bir şeyler oluyor...


Bu konuya nereden geldim. Aldığım düğün haberinden, eski çalıştığım firmada sekreterlik yapan 20 yaşında bir kız vardı. Evleniyormuş hemde kendinden 17 - 18 yaş büyük olan boşanmış bir çocuğu hazırda bulunan birisi ile ki o birisini de aynı firmadan tanıyorum. Evlilik nedeni kızın abisinden gördüğü şiddet. Bizim sapık manyak hazırda bekliyor kızla irtibatı hiç koparmamış anlaşılan. Ben dolaylı bir yoldan davet edildim düğüne aslında kimse direk davet etmedi ama bakalım ya.


Farklı gibi duruyor değil mi iki olayda... Aslında değil, son olaydaki esas oğlan borç batağında olan birisi bir kısım sevmiştir evlenmiştir diye düşünebilirsiniz bir kısım vay adi şerefsiz vb. ifadeler kullanabilir ve benim gibi görmüş geçirmiş birileride derki, bugün bir küçük altın olmuş 180 lira en kötü düğünde 20 25 tane altın takılsa bilmem kaç lira para eder. Eee ne oldu borç kapandı, sonra ne oldu kız dayak yemeğe devam etti... Yediği diğer her şeyde yanında hediye.


Böyle bir ülke olduk işte maalesef, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak bu sanırım. Otokontrol bundan başka ne işe yarar ki? Bakalım günler nelere gebe...

istanbul
hosting