20 Şubat 2016, Cumartesi
saat: 19:35


İnsanın kendini doyurması çok önemli.
Aç yaşıyor insan da , sapıtarak yaşıyor fakat. Bu açlık sadece karın açlığı değil elbet. Sevgi açlığı, göz açlığı , ruh açlığı ve daha nice sıfatla tanımlanacak açlıklar.

Öyle korkuyorum ki işte o aç insanlardan.Çünkü açlıklarının saldırganlığa dönüştüğünü fark edemiyorlar. Sadece karnı aç insandan korkmuyorum. Zaten en kolay doyurulan açlıkta işte o karın açlığı. Yemek yemesen bile doyuyorsun bazen.

Ama ruh. İşte onu bazen ne yaparsan yap doyuramıyorsun. Açsa ruhun yaşadığını bile anlamıyorsun. Başkalarının hayatlarını karıştırıyorsun. Çünkü ruhun aç , arayıştasın. Ama yanlış sularda yüzdüğünün farkında olmuyorsun. Bir bilsen sevdiğin bir müzik olsa onu dinlesen , biraz temiz hava çeksen içine biraz şükretmeyi bilsen doyacak o ruhun. Ama bilmiyorsun.

Sevgi açlığı hele. O hepsinden beter ve tehlikeli.
Kendini başkalarının sevgisinden beslemeye çalışıyorsun çünkü. Ama doymak için kendi kabından yemek gerek. Başkasının yemeği şimdiye kadar ne kadar doyurduk ki bizi ?

Kasvetin sınıf başkanı olduğu bir günün daha sonuna yaklaşırken yine kafamın karışık hallerini sana yazayım dedim günce.

Bu arada az önce koca bir tabak kuru fasulye pilav ve bol soğanlı bir salata yedim. Karnım sağlam doydu. Yerken de Selami Şahin dinledim. Ben sevdalı , sen belalı... Ruhumu da doyurdum babalar gibi. Selami Şahin ruhuma iyi geliyor.

Başka aç bir yerim kalmadığına ve yazacaklarım tükendiğine göre bana müsade.

Biraz daha çalışayım.

Elime yapışan Paulo Coelho nun Aldatmak kitabı cidden elime yapıştı. Onu da okuyup bitirmem lazım. O kadar çok sıra bekleyen kitabım var ki daha okunacak.

Öperim gözlerinden günceciğim.




istanbul
hosting