|
22 Eylül 2017, Cuma
saat: 09:43
Yeni patronlarla tanismaya gittim. Baska bir kultur. Ogrenecegim artik. Super akilli insanlarin ateist olmaya baslamalari 19. yuzyil ortalari civari. Ama bunun genele yayilip biraz okuyan eden, insanligin kolektif bilgisini takip eden kesimin ateizme kaymasi 1930'lar. Bu da molekuler biyolojinin olgunlasmasina denk geliyor. Simdi munevver tayfanin takindigi "abicim biraz okuyun, her seyin cevabi bilimde" tavrinin 17. yuzyil muadili, "ancak hic dusunmeyen bir insan tanrinin varligindan suphe duyabilir". Cunku neden? Cunku yasam baska nasil olusmus olabilir? Yani eskiden sorgulayan insan olmak esittir bir tanriya inanmak. Irkilerek de olsa, bunu Sam Harris'in podcastinda duydugumu belirtmek isterim. Ama kaydetmeye gerek duymam, Arendt'i hatirlamamla oldu. Arsimet-Kopernik-Galileo kombosu... Teleskopa yukledigi ozel onem ve bu aletin insanligi, yeryuzunun disinda bir Arsimet noktasina yukselttigi baglantisi... Descartes-Leibniz-Newton'la beraber bilime uygulanan cebirsel matematik ve bunun insanin dunyaya baktigi noktayi gunes sisteminin de disina cikarip, gozlemcinin sadece kendi akliyla karsilastigi bir noktaya goturmesi... Hepsinin birlesip insani "dunyasizlastirmasi" falan... Icimdeki Arendt aski bambaska. Ozellikle daha once okudugum birinden alinti yapip "burada soyle diyor yani" seklindeki yorumlari beni kisiliksizlestiriyor resmen. Tost makinesiymisim hissiyati yaratiyor. | ||
|
|
||