|
27 Eylül 2017, Salı
saat: 00:08
Mutsuzluk bizim neslin hastalığı. Bizim nesil 80ler sonu olan. Y miydik Z mi X mi neydi diye bakamayacak kadar mutsuzuz bazen. Gündelik hayatımız herkeste olduğu kadar koşuşturmacalı, sorumluluklu, dedikodulu ve minik sevimliliklerle dolu bak. Sadece yastığa başımızı koyduğumuzda yarını, bir sonraki ayımızı nasıl atlatırızı değil, "ben hayatımla ne yapıyorum"u sorguluyoruz. Yorgunluğumuz ruhsal. Biraz da şımarığız. Ne çok siyasalız, ne değiliz. Ne çok popüler kültürüz, ne de özümüze dönelimciyiz. Savruluyor gibiyiz ama ayaklarımız üzerinde duruyor da gibiyiz. Dönüp annemize ağlayacak gibiyken yolda adam dövecek de gibiyiz. Hem her şey elimizde gibi, hem hiçbir şey. Yaratıldık biz. Standardı benimseyen değil, standarda zorlanan nesil olarak kayda geçtik. Ol dediler olduk, isyan ettik, yine ol denilenin kıyısında bir şey oluverdik sonunda ve bunun acısını bir türlü atamadık. Sahil kasabasında domates yetiştirmenin vakti ailelerimiz gibi 30 yıldan sonra değil, 3 yıldan sonra geliyor bünyemize. Vega da yeni albüm yapmış, "Komşu ışıklar"ı dinleseniz ya. "Hayal kirpiğinde geziyor Hayal rüyadan başka Gözler öylesine komşu ışıklarda" | ||
|
|
||