12 Kasım 2017, Pazar
![]() saat: 19:14
![]() Beyin çok ibne bişey. neyin eziyetini yaptırmak istiyorsa ona abanıyor. İnsan da artık bunca yaşadıklarından sonra , edindiği tecrübelerden sonra beyine , gönüle laf geçireceğine inanıyor. Büyük yanılgı, müthiş hayal kırıklığı. Karma , ilahi adalet, eden bulur... hepsi simetrik fonksiyona işaret eder,mühendis gibi yaklaşalım. 30 ağustosta durdu hayat, buraya T0 günü diyelim, T(0) : saatlerdir ulaşamıyorum sana nerdesin gene diye çıkışıyorum, migren diyor, allah belanı versin bana hiç güvenmiyorsun diyor, artık bitti diyor, ve 1000inci kez beni terk ediyor. 1000inci kez ooof çekip, sigarayı katık edip haftaya barışıcaz diye telefonu bırakıyorum bir kenara uyuyorum. T-(eksi) 1: canım biricik aşkım hayatımın erkeği , bilmemne teyzelerle akşam yemekteyiz telefona bakamam diyor, arada bana haber et sevgilim , merakta bırakma , biliyosun ben meraklanınca iyi olmuyorum, afiyet olsun, diyor, bilgisayarımı açıp çalışıyorum. Şu aileyle tanışıp telefon disiplinini kurmak lazım diye düşünüp, pırlantacı sayfalarına bakıyorum. Çözüm odaklı hissediyorum T+1 : yawrum gülüm aç şu telefonlarımı artık uzatma 30 lu yaşını geçen insanlarız gerçekten komik oluyoruz, kaç kere yapıcaksın bunu bak biz birbirimiz için yaratıldık, ne zorluklar atlattık böyle çocuklaşmayalım diye yazıyorum. O gün bin tane mail ve mesaj atıyorum. Hiç bir telefonuma cevap vermiyor. 7 saat araba kullanıyorum her 20 dakikada bir arıyorum. Endişeli hissediyorum T-5. : bayram için memleketlere ayrılmadan önce son akşamımız, gene yemek yapıp film izleyeceğiz ben de kalacak. Akşam üstü soruyorum : antrikot mu balık mı diye. Canım kızıcaksın ama benim yarın sunumum varmış, unutmuşum merveyle çalışıcaz diyor. Tüh neyse bitince ara diyorum. 1830 dan 0130 a kadar ulaşamıyorum asla. Sinirli mesajlarımı atıyorum, artık güvenmekte biraz zorlanıyorum. 1:30 da beni arıyor, canım diyor migrenim tuttu, eve gelip ağrı kesici alıp bayılmışım resmen , seni çok seviyorum ne olur böyle baltayla girme ilişkimize diyor. Soğuk soğuk konuşuyorum. İnandırıcı değil gibi. Kendime Yapma diyorum paranoyaklaşıyorsun ve üzüyorsun , yıkıcı oluyorsun. Şefkatli ve toleranslı hissetmeye çalışıyorum (Daha sonra o akşam OÇ ile birlikte olduğunu öğreniyoruz) T+5 binlerce mesajım o mavi tike dönüşmeden, yüzlerce telefonuma cevap alamadan, ünlemli maillerim hiç okunmadan tüm iletişimim kesiliyor, engelleniyorum heryerden... bıkkınlık hissi geliyor. T - 11: gül yüzüne neden yaptırdığını anlamadığım estetik ameliyatından sonra , annesinin yeni aldığı eve gidiyor duvar rengi seçiyor bu esnada "bu oda bizim olacak seni içgüveysi alacam " diye kikirdiyor, sarılıyordu. Ağırlığımca altın isterim diyor, konuyu finansman sorununa bağlıyordum. Mutluydum. T+11: "bendeki eşyalarını ve anahtarını bırakıyorum ama hala benimle tek kelime konuşmadan terk ettiğine başka bir adama gittiğine inanamıyorum, seni hiç bir yerde bulamıyorum, ne burda ne annenin evinde ne ofisinde..." diye başlayan mektubumun üzerine göz yaşlarımı damlatıyorum, benim aldığım kahve makinesinden son kahvemi, benim aldığım kupalara dolduruyor, benim kurduğum sandalye takımının üzerinde içiyor, her santimetre karesinde emeğim olan evi yeni manitasıyla keyifler yaşaması için terk ediyordum, kurduğum yatak odasına bakıyor, inliyordum, haram zıkkım olsundu, hakkımı helal etmiyorumdu. Mutsuzdum. T-21 gün, tatilden dönerken yolda durup körfezi izliyor, "ömrüm boyunca bu tatili tekrar etmek istiyorum sevgilim, ömrüm boyunca benim ol" diyordu.. seninle hergünü tatil gibi yaşarım diyor, şükrediyordum. Çok mutluydum. T+21 de evinden başka bi adamla (ofisteki OÇ lakaplı direktör) el ele çıkıp, bana bir saniye bakıp tanımamış gibi yüzünü çeviriyor, adamın arabasına biniyor, bindiğinde uzanıp adamın saçını okşuyor öpücük konduruyordu.. arabanın arka koltuğunda benim eşyalarım bulunuyordu.. şoklara giriyor, ağzım açık, maymun gibi görünen adamlan çıkan bu kadın o mu diyordum. Çok Mutsuzdum. T-22 de sahilde kurulanırken ona gelen dubai pozisyonu teklifine bakıyor , beğenmiyor, bu konuyu tartışmadan hallettiğimiz için çok mutlu oluyorduk. Ben gene de OÇ lakaplı direktöre de danışayım diyor, mantıklı mı sorayım diyor, e sor bakalım, bu arada neden herkes ona OÇ diyor, naapmış diyorum, bilmem ben bi yamuğunu görmedim diyor. Vardır yediği bi halt diyor gülüyorum.sigara yakıyorum. Huzurluyum T+22 de şirket toplantısında yüzüğünü gösteriyor, Almanya pozisyonunun onaylandığını, hem de OÇ ile evleneceğini duyuruyor. OÇ nin de oradaki pozisyonlara başvurması için nikahı hızlıca yapacaklarını, 6 gün önce isteme olaylarının gerçekleştiğini, zira Aralık ayında yerleşmesi gerektiğini duyuruyor. Haber ağım bana iletiyor bunları. Her türlü iş konusunu konuştuğu benim Almanya ihtimalinden haberim yok, o maymunun OÇ nin bizzat kendisi olduğunu anlıyor, vay orospuçocuğu diye sövüyorum. 6 gün önce anasının evinin önünde ağlayarak beklerken neden evin tüm ışıkları yanıyor diye merak ettiğimi hatırlıyorum. Sigara yakıyorum. İçimdeki yaşama umudu dahil kayboluyor. T-45 te , harika bir temmuz sabahında , ünlülerle beraber bebekte kahvaltı ettikten sonra sahilde yürüyor, yürürken de gelecekteki evimizi, çocuklarımızı, köpeklerimizi, olası teknemizi, nasıl ilerlemek istediğimizi konuşuyoruz. Mutluyuz, boğaz bakteriden dolayı turkuaz olmuş fotoğraflar çekiniyor, kadıköye arkadaşlarla buluşmaya gidiyoruz. Seni beni bizi çok sevdiğimizi binlerce kez zikrediyor, müthiş aşk tazeliyoruz. Yüreğim sımsıcak. T+45 te hayatımda ilk kez içtiğim ilaçlarla , terapilerle ayakta duruyor, bi delilik yapmayım diye arkadaşlar beni şehir dışına çıkartıyor, 45 günde içtiğim bin paket sigara, uyuduğum sayılı saatler, verdiğim 20 kilo ile titreyen elimde telefondan interneti yıkıyor, akabinde tüm medya karartmasına rağmen dıdısının dıdısının paylaştığı, telli duvaklı gelinlikli resminde sahte gülüşüne bakarken buluyorum kendimi. Dünya duruyor, soluğum kesiliyor, kararan gün ışığında içimde buz gibi bir hançerle bittiğimi anlıyorum. Ölüm gibi . Yüreğim buz kesiyor. T-1095 te, erkek arkadaşının ailesiyle tanışmak için gittiği samsundan döndüğünde, basit bir mesaj kavgasıyla adamdan ayrılıyor, bana mesaj atıyor, artık seninim diyor, şimdi evin önünde bekler o sende kalıcam diyor, eşyalarını alıyor bana geliyor, günlerce yatak odasından çıkmıyorduk. T0 gününde muhtemelen aynı mesajları başkasına atıyor, ben gece gündüz uyumadan tüm türkiyede onu ararken Kafam karışıktı bana yakışmıyordu, ama olsundu aşktı bu , ilk kez böyle bir şey yaşıyorumdu ve bazen mutluluk garip şekillerde gelebiliyordu. Asla asla dememek gerekiyordu, herşey insan içindi, hayatımda hiç bu kadar şanslı olmamıştım, tapacak kadar seviyor, onun için ölüme bile yürürüm diyordum. Allah affetsindi. T+1095 i bilmiyoruz. Belki bilmeyeceğiz. Çiğ insan olduğum için umutlarım sürünmesi yönünde. Bana yaptıklarının bi anlamı varsa , fonksiyon gerçekten simetrikse, herşey mümkünse, yutup beklemek lazım. Ne hikmettir ki hala ama hala özlüyor, hayatımın herşeyini ona bağladığım için ve parçalayıp gittiği için bir daha ayağa kalkamayacak gibi hissediyorum. Eş dost ilk defa böyle gördüğü için panik halde, herkesi herzaman toparlayan Burak, ilk defa diz çökmüş yardım dilenecek halde. Allah yardımcısı olsundu. | ||
|