03 Aralık 2017, Pazar
saat: 01:37




''Anne/babaların hatalarının cezasını çocuklar çekmemeli.''

Mesaisi bitmek üzereydi,sakin sayılabilecek bir günün nihayet sonuna geliniyordu,akşam nöbetçi olmasının bir önemi yoktu,saatine baktı 15 dakika sonra sıcacık evine kavuşabilecek,koltuğuna uzanıp nihayet kitabını bitirebilecekti.Sigarasından son bir nefes alırken kucağında tahminen 3 yaşlarında ve yanında yaşını pek de belli etmeyen,ama henüz reşit olmayan,aile baskısı ile baş örtüsü taktığı her halinden okunan üzerinde okul forması olan iki kız çocuğuyla bir adamın yaklaştığını gördü.

-Hocam bakar mısınız?(kucağındaki çocuğu işaret ederek)
-Nesi var?
-Ablasının ilacını içmiş!
-Hemen acile geçin,geliyorum.


Sigarasını kapı girişindeki çöp kutusunun üzerindeki küllüğe söndürüp içeri geçti,olan biteni anlamaya çalışmak için sorular sormaya başladı.

4 çocuk sahibi olan ailenin babası işte,2 kızı okuldayken,anne 3 yaşında ve 9 aylık olan kızları ile evdedir,sabah çocuklarını okula göndermek için erken saatte uyanan anne,öğleden sonra 9 aylık olan kızını uyutmak için odadayken 3 yaşında olan kız başka bir odada tek başına oyun oynamaktadır,tabi bu arada yorgunluktan olsa gerek 9 aylık olan kızını uyuturken kendisi de uyuyakalır,gördüğü kabus neticesinde uykudan uyanır ve süratle diğer odadaki 3 yaşındaki kızına bakmaya gider,gördüğü manzara karşısında paniğe kapılır ve derhal kocasını arar,3 yaşındaki kızı 10 yaşında olan ablasının FMF hastalığı için olan ilacından şeker sanarak ki görünüşü ve tadı itibari ile şeker gibi olan zehirden tam 17 tane içmiştir.Hemen eve gelen baba çocuğu kaptığı gibi soluğu hastanede almıştır,anne evde diğer iki çocuğa bakmak zorunda olduğu için de yanında 13 yaşında olan en büyük kızını getirmiştir.

Olan biteni öğrendikten sonra,önce acil müdahalesini yapıp,bir yandan da ilacın etkilerini ve tedavi şeklini öğrenmek için 114 ulusal zehir danışma hattını aradı,her zamanki gibi operatörü geçip ilgiliye ulaşmak bir hayli zaman alacaktı,bir yandan da internetten ilacın yan etkilerini okuyup fikir sahibi olmaya ve neler yapabileceğine bakıyordu.Okudukları karşısında dehşete kapılırken,bir türlü bağlanmayan hatta küfürler savuruyordu içinden,hastayı sevk etmek zorunda olduğunu bildiği için daha fazla vakit kaybetmemek adına,aramayı sonlandırıp 112'yi aradı.Hasta hakkında bilgi verdikten ve gerekli evrağı doldurduktan sonra tekrardan ümitsiz ama kararlı bir şekilde 114'ü tuşladı,bu defa şanslıydı,karşısına çıkan çalışana gerekli bilgileri verdikten sonra nihayet bir uzman ile görüşebildi,yaptığı araştırma sonucu edindiği korkunç bilgiler bir yana telefondaki uzmanın söylediklerini bir yandan not alıyor,bir yandan da başında aşağı dökülen kaynar sularla mücadele etmeye çalışıyordu.Görüştüğü uzmana teşekkür edip telefonu kapatırken aklından geçen tek cümle ''ne halt edeceğim ben şimdi'' oldu.Hemen tekrar 112'yi tuşlayıp durumun vehametini ve çok acele etmeleri gerektiğini anlattı.

Olan biten hiçbirşeyden haberi olamayan minik kız etrafa gülücükler saçıyor,henüz ilacın hiçbir yan etkisi görülmediği için babası da sakin bir şekilde onu kucağında tutuyordu,durumun ciddiyetini anlatmaya çalışmaya kelimeler yeter myidi bilmiyordu,telefondaki uzman ilacın toksik etkilerini anlatırken,3 fazdan bahsetmiş,3. faz olarak 7. günden sonra iyileşme ya da ölümle sonuçlanıyor şeklinde bir cümle kurmuştu ki,başından aşağı dökülen kaynar suların sebebi buydu zaten.

Zaman çocuğun aleyhine işlerken beklenen haber bir türlü gelmiyordu,çevredeki çocuk yoğun bakım olan tüm hastaneler aranmış,ancak ya yerimiz yok ya da il dışından hasta kabul etmiyoruz gerekçeleri ile bir türlü uygun bir hastane bulunamamıştı,yapılabilecek en mantıklı şey,hastayı daha donanımlı bir yer olan 4 saat uzaklıktaki il merkezine göndermekti,zaten elinden başka birşey de gelmiyordu.Hastanın naklini gerçekleştirmek üzere ambulans hastane kapısına yanaşırken telefonu çaldı.Ankara'da bir hastane hastayı kabul ediyordu,iyi ama nasıl gidecekti ki 10 saat uzaklıktaki yere.Tek şansı uçak ambulans olan hastanın,bunun için de en yakındaki havaalanına ulaşmak için 2 saat kara yolu ile gitmesi gerekmekteydi,uçak ambulansın havalanması için gerekli yasal prosedürlerin ne kadar zaman alacağından bahsetmiyorum bile.Yazışmalar telefon görüşmelerinin ardından uzunca bir süre kaybedilmişti,zaten hastaneye geleli 2 saat olmuşken yeni bir 2 saat de bu yüzden kaybedildi,bu sırada çocuğun klinik durumu gittikçe bozuluyor,tansiyon düşüyor,kusuyor ve uykuya meyilli hale geliyordu,eli kolu bağlı olanları izlerken ne yapabilirim diye bildiği tüm kaynaklara başvurmuş ancak elinden hiçbirşey gelmeyeceğini öğrenmişti,sadece dua edebiliyordu ''Allah'ım ne olur ölmesin!''

Nihayet 4 saat sonunda hastayı gönderebilmişti,artık tüm gün hayalini kurduğu şeyi yapmak için evine gidebilirdi,ama ne enerjisi kalmıştı buna ne de mental olarak uygundu şu an,12 saattir hiçbirşey yememiş olmasının etkisiyle başı dönüyordu artık.Evine gittiğinde kıyafetlerini değiştirmeye bile dermanı kalmamıştı artık.O gece onun için ve 3 yaşındaki hastası için çok zor ve uzun bir gece olacaktı.


''Bakabileceği kadar çocuk sahibi olmalı insan,çocuk sahibi olmak doğurmakla ya da döl temin etmekle olmuyor,sahip çıkmak bambaşka bir şey,henüz 3 yaşında zaten bakıma muhtaç bir çocuğa 9 aylık kardeş çok fazla,anne/babaların ihmalkarlığının cezasını çocuklar çekmemeli.''




istanbul
hosting