03 Ocak 2018, Çarşamba
saat: 20:39


Bilgisayarım, Ben ve

Bir süredir bilgisayarımla aramda fizik kurallarını yerle bir eden, uzaylıları güldürecek bir ilişki yaşanmakta. Yaklaşık 1 sene önce minik bir atakla atlattığımız kriz dönemi bu aralar çok sık tekrarlanır olmuş durumda. Yarı yolda bırakılmaya, aniden terk edilmeye alışmaya başlamışken tam, kavuşmamızı fırsat bilip yazmak istedim. Yolun sonundayız çok açık.

Her şey yolundayken ve hiçbir sebep yokken elektrik almayı reddedişiyle başladı her şey. Güç kablosu sağlamdı, köpeğim de yanımda değildi ki kabloyu beni kıskandığı günlerde kemirsin, bir anda güç ışığı yanmaz oldu. Dahili pilini söküp atamıyordum içinden, evdeki bütün prizlerde denedim şansımı. Sigorta attı akımlarla verdiğim mücadelede, cephede yalnız kontrol kalemi ve ben vardık. Çabalamaktan beş koca günün sonunda vazgeçtim. Adaptörle bağını kopartıp onu dolaba kaldırdım. On beş gün sonraydı sanırım bir gün nasıl üzgün döndüm işten eve, zaten onca insana yenilmişim bir de kendince aklı olan bir makinaya karşı yenilgiyi daha kabul edemem dedim içimden. Çalışması gerekir, çalışmak ZORUNDA! Gerisin geri çıkarttım onu dolaptan, prize taktım ve ÇALIŞTI. O anda ağladığımı fark edip insafa geldiğine ve bilgisayarımın bir vicdanı olduğuna bile inanmıştım.

O günden sonra beni 1 koca yıl boyunca yüzüstü bırakmadı. Üzerine döktüğüm viskiler, pudingler bile ayrılmamıza sebep olmadı. Ta ki bu yıl, çok değil birkaç ay önce, sanki başıma gelenleri duymuş gibi, o da tüm kazananlar gibi terk etmeyi seçti. Ardından üç beş tane lirik şiir yazılabilecek cinsten ama yine kısa süreli bir ayrılıktı. Eşe dosta anlatmaya çalıştım, daha önce de böyle ayrılmıştık, biliyorum geri gelecek diyordum fakat anlatamıyordum. Bu defa sabırsızdım ama yine de günlerce denedim. Güldüm, ağladım başında, konuştum onunla ama nafileydi. İlk seferinde sahip olduğum masum hisleri kaybetmiş, onu zorluyordum. İşten eve gelip The Night Shift izlemeden gecem güzel geçmiyor, realite çarpışmaları olmadan dinç kalamıyordum. Sonunda mantığım galip geldi ve onu tamire yolladım. Teslim aldığımda şarj soketini değiştirmişlerdi sözde ama burası Kuzey Kıbrıs'tı, ya bilgisayarıma hiç dokunmamışlar o kendiliğinden çalışmıştı, ya da kısa devreyle onu hayata geri döndürmüşlerdi, içten içe biliyordum bunu.

Sonraki bir ay, her büyük ayrılık sonrası barışma gibi kusursuzdu ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Gittikçe ağırlaşıp monotonlaşan ilişkimizin çatlaklarından akan sularla bomboş bir şeye dönüşeceği ortadaydı sanki.

Ve bir gün onu bırakıp tatile gittim. Döndüğümde çalışmıyordu. İki gün sonra işten geldim, bu defa nasıl mutluyum, yaşasın ne güzel unuttum diye seviniyorum. Sanki o da beni duydu, çalıştı. Çok değil üç gün önce arkadaşım gelecek bizi sessizliğe boğma diye rica ettim, tabii ki dinlemedi ve tüm inadıyla kapandı, açılmadı. O gitti, bugün ben de artık ondan vazgemiştim ki açıldı.

Kendime yeni bir bilgisayar almaya karar verdim. Bıktım artık uzatmaları oynamaktan, bir öyle bir böyle bu aşkın ızdırabından. Yarın ne mi olur? Kesin çalışır.

Hala yenisini almayı düşünüyorum. Son 4 yıldır biriktirdiğim tüm anılarım onun içinde olduğu için, onları içinden almak için son bir defa açılması yeterdi bana. Yani bu defa yetti bana, tamire yollamaya da gerek yok, onda ısrarcı olmaya da.

Olmuyorsa zorlamamak gerekiyor.








istanbul
hosting