02 Şubat 2018, Cuma
saat: 10:29


Bu sabah Lady Fantasy'de Latimer'i dinlerken on yedi yasinda gibi hissettim. Duygularin kontrolsuz hucumuna maruz kaldim. Carpisma sonrasi egilip bukulen tren rayina benzeyen surat hatlarimi insanlar gormesin diye ugrastim. Duygulari yukardan sikinca uzuvlara kaydilar. Eller, ayaklar... Kimsenin baktigi yok ya... Neyse. Muhtemelen bu sarkiyi uzun zamandir dinlememem nedeniyle olan bir sey. Ama ben her zamanki gibi bunu da insanligin uzerindeki golgelere baglayacagim. Bu da yalan soylemenin bir turu aslinda. Rahmetli Le Guin'in dedigi gibi, yalan soyleyerek baska bir dogruyu anlatmanin. Baska insanlarin cevrelerindeki dunya ve hayat hakkindaki goruslerinden mahrum yasayanlar, i.e., yalnizlar, gercegi kaybediyorlar malum. Baska insanlarin hayatta ne gordukleri ve olaylarin anlami hakkindaki dusuncelerini, alt yazi gibi, gozlerinin onunde akan hayata entegre eden normaller icin bir okka granit olan gerceklik, yalnizlar icin on gram sise donusuyor. Dogru zamanda, dogru seyler hakkinda konusan seslerden mahrumiyet, muzigi guclendiren bir etki yaratiyor. Ama tabii muzikte yorumlanan gerceklik, bendeki sabah altida kalkilip tramvaya binilen gerceklik degil. Bu ikisinin carpismasinin altinda kalan kafamin ezilisi iste suratima yansiyor. Eyyorlamam bu kadar.

istanbul
hosting