01 Nisan 2018, Pazar
saat: 04:44


Yazmaktan kaçtım evet.

Babam vefat edeli 3,5 ay oldu ve senin soktuğum beyaz sayfana yazmaya şu an karar veriyorum. Karar verdiğim anda da arka planda Zuhal Olcay - Süreyya çalıyor. Şarkı güzel de sanırım bu Süreyya kim çözemeyeceğim. Rafet El Roman'ın Leyla'sı gibi bir şey heralde. Erol Evgin'in Dilara'sı var bir de.

İnsanın babasının ölmesi şöyle bir şey, dilimin döndüğünce izah edeyim.

Önce bir süre inanamıyorsun, sonra ertesi gün hastanede morga alıyorlar teşhis için. Orada görüp diyorsun ki evet sanırım ölmüş. Günün devamında gasilhaneye giriyorsun ve bu sefer diyorsun ki evet kesinlikle ölmüş.

Büyük teyzemin enteresan soruları vardır. Baban yıkanırken ne renkti diye sordu mesela. Teyze siktir git diyemedim, sarıydı dedim. Çünkü hakikaten sarıydı.

Şimdi biraz başa sarıyorum, aslında kafamdaki en büyük travmama geliyorum. Babamın öldüğünü anneme söylemek. Anneme acildeki doktorla anlaşıp tansiyonu yüksek bahanesiyle sakinleştirici iğne yaptırdım. Yarım saat sonra ilacın etkisi başlayınca acile birlikte kontrol bahanesiyle indik.

Acilde oturtup kenara çekip dedim ki "Anne 1 hafta boyunca elimizden geleni yaptık. Babam da savaştı fakat Allah son noktayı koydu. Babamı kaybettik, başımız sağ olsun."

Annemin o andan sonra susup bana baktığı yaklaşık 30 saniye hayatımın en uzun zamanı.

Çok basit şeylere üzülüp, çok basit şeylere kafayı takıyormuşuz. Bunu okuyan kişi, şu an düşünüp üzüldüğün bir şey varsa ondan çok çok daha kötüsü var emin ol. O yüzden siktir et, değmez üzülmeye.

Nerede kalmıştım? Sarıydı teyze evet. Sonra cenazeye geçtik.

Buradan bir itiraf, babamı asosyal bir insan olarak görüyordum. Evden işi olmadığı sürece çıkmazdı. Bir erkek evladın korkulu rüyası bu tabi ama alışmıştım yıllardır yani. Cenazede gördüm ki amma seveni varmış. Mahalledeki halk ekmekte çalışan adam bile 3-4 gün sonra aradı babamın telefonunu sormak için. Ben açtım tabi, dedim ekmek alamayacak maalesef artık.

Süreç bir hafta sürdü. Bir hafta boyunca durumuyla ilgili doktorundan sürekli haber aldık. Annem dua etti, kuzenim reiki yaptı, teyzem adak adadı. Hiçbiri bir sike yaramadı.

Doktordan haber alma kısımları da sancılı. Her seferinde bir iyi haber varsa iki kötü haberi iteledi hemen devamında. Günler sonrasında kötü haberler arttı, arttıkça arttı, arttıkça arttı. Ve en son 12 aralık sabahında dedi ki "Bugün babanızın vefatini bekliyoruz."

Adamın işi o evet saygım var öyleler yani. Ama ben öyle değilim ne yazık ki. Hayatta bu cümleyi duyup sonrasında annenin yanına inip o kadar ağır olduğunu o anlık çaktırmamaya çalışmak da varmış.

Varmış da varmış, varmış da varmış.





istanbul
hosting