29 Temmuz 2018, Cumartesi
saat: 03:08


Sevdiğimin başka sevenimin başka olması için, illa farklı birine aşık olmam gerekmiyor. Genelde tek kişi yetiyor birini sevip farklı birisi tarafından sevilmek için hatta.

Yıllarca o kör döngüye hapsoldugum için üzülmek mi daha yerli, yoksa bir şekilde eninde sonunda o döngüden siyrilabilmis olmak icin sevinmek mi daha yerli bilemiyorum.

Fakat, bütün güzel filmlerde söylendiği ya da kendini hissettirdiği gibi, "hayat bu ya", bu döngüden çıkarıveriyor insani aniden, ve bunu malzeme yaptığı yeni, çok daha zor döngüler koyuyor önüne. Hep böyle zaten, tam iyi bir şey oldu dersin ve o iyi şey yepyeni ve çok daha zor bir sınavın parçası oluverir.

Şurada, şu koşullarda darmadağın olmam, her şeyi kaybetmem işten bile değildi. Hala değil.

Fakat, çok garip, öyle bir sarılıyor ki binlerce kilometre öteden, dusmemi engelliyor. Ben buna pek şahit olmadım, sadece gerçek hayatımda değil; ne bir kitapta ne bir filmde aynı zamanda. Bir yıldır görmüyorum. Bir yıldır yolladığı her fotoğrafta aynı bakışla bakıyor bana, hiç degismeden, değiştirmeden.
Bazen utanıyorum. Çünkü ben bazen yorgun hissediyorum. Uzanamiyorum, konuşamıyorum, içime kapaniyorum. Halbuki hem hayatla mücadelemiz benzer, hem aramızdaki mesafeyle. Fakat ben her uzanamadigimda o sarmalıyor.
Yetmiyor, ben kendi mucadelemde yalpalayacak olsam, hiç karışmadan, hiç rahatsız etmeden ve ben nasıl olduğunu bile anlamadan, bir şekilde yine beni tutuyor.
Yanımda bile değil.

Sonunda, sevdiğim ile sevenim aynı oldu.
Işin gerçeği, ben hep birini severim ama beni sevmesini istediğim kişi sadece hayal ürünüdür. Bunca yıl hayatıma giren her insan ve o insanların hayatlarına giren insanlar da dahil olmak üzere, kimsenin gerçekten sevdiği kişi tarafından sevildiğine rastlamadım ben. Aşk dediğin hayalini bir insana giydirmektir.
Biraz uysa, bu sefer değişimi yakalayamazsin.
Minik balıklar elinden kayıp gider.

Hayatımda ilk defa, hedeflerine yönelik enerjim tukeniyor. Isigimi kaybediyorum, mücadelemi bırakıyorum. Hem de öyle bir durumda ki, normalde hayatımdaki her bileşen mücadele ettiğim bir şeye dönüşurdu, kendi mucadeleme eklenirdi, ve ben hiç bıkmadan her biri ile ugrasirdim. Şimdi öyle bir dönem ki, hayatımın extradan mücadelelere sebep verecek, beni yoracak hiç bir bileşeni yok.
Buna rağmen, ben zorlanıyorum.

Ve o, hiç bir şey yapmadan, sadece severek bana dayanak oluyor.

Hem kutsanmış hissediyorum.
Hem de supheleniyorum. Sonra aynı bakışıyla çektiği bir fotoğraf daha geliyor. Suphelerimin ne kadar komik olduğunu görüyorum.

Epepe' de anlatıldığı gibi, dilini bilmediğim ve kesinlikle çözümleyemedigim bir ülkenin bir şehrinde parasız maruz kalmış gibiyim.




istanbul
hosting