21 Ekim 2018, Pazar
![]() saat: 16:03
![]() Ella Fitzgerald ile temiz bir sabah. Göl kenarına kahvaltı için inecektim ama canım yumurtalı ekmek istedi. Köy ekmeğinden kimyonlu, tarçınlı dört beş tane. Yanında tulum peyniri ve kestane balı. Sonra terası yıkadım. Uzattım ayaklarımı sardım sigaramı. Diktim ayaklarımı pervaza. Ne güzel esiyor bugün. Ama hava kapanıyor. Birazdan sis çökmeye başlar. Verici tepesinden sallanan paraşütçüler yok bugün. Yaşlandıkça normal sevişmeler de kesmiyor bizi. Rakının yanında daha az meze istiyor mesela insan. Biraz tuzlu fıstık ya da bir dilim ayva yetiyor misal. Daha az insan sonra. Daha az yoran, kafa karıştırmayan, eveleyip gevelemeyen, dobra... Sustukça yanında çoğalabildiğin gibi gibi. Hem kim kime neyi anlatabilmiş de.. Bazı şeyler de hiç değişmiyor: Gözüm hala bej pantolonlara, mavi gömleklere, dolmakalemlere, kadife ceketlere, kristal kadehlere, pink Floyd'a, yaseminlere kayıyor. Aklım İtalya'da, burnum kuytularda geziniyor. Bu pazar da böyle geçsin. Bir kaç satır okunur, biraz uyuklanır, el giderse iki satır mektup yazılır, evrene kıç gösterilir, akşama iki kadeh viski yuvarlanır.. Önce arabamı bulmalıyım sis bastırmadan. www.youtube.com/watch?v=ZiZeIERGuvA&list=RDZiZeIERGuvA&start_radio=1 | ||
|