28 Kasım 2018, Çarşamba
saat: 12:52


bakıyorum da Alvin, herkes kaldığı yerden devam edebilmekte ustalaşıyor gün be gün. biz neresine yetişebiliriz ki bu telaşın. neresinden girebiliriz ki bu tüketime endekslenmiş insan yığınının içine. giremeyiz Alvin. henüz ustalaşmadık. aynı taşa çarpıp çarpıp tökezliyoruz. aynı ritmin içinde dans edemiyoruz. aynı söze kulak kabarttığımızı sanıp farklı sesler duyuyoruz, “uzak” ya da “yakın” türlerimizle.
bir istasyonu andırıyorlar. peş peşe ve tamamlayarak öncekinin eksik bıraktığını.
uzayıp giden “insan” rayına bakıyoruz seninle. büyüyüp küçülen vagon resimlerine. kimse bize bakmıyor Alvin. iyi ki bakmıyorlar. çünkü baksalar, görseler, farketseler bizi, “insan” sanacaklar. oysa biz “insan” olamayız Alvin. eksiğiz çünkü, çiğiz, işe yaramaz bir anılar birikintisiyiz. oysa anılara yer kalmamalı. boşluklar doldurulmalı, hazlar tetiklenmeli, bir arzu ötekini çağırmalı, açlık büyümeli…
nasıl da yer kalmıyor aralarında.nasıl da bir bütünü simgeliyorlar iç içelikleriyle.iş yerlerine giriyorlar, iş yerlerinden çıkıyorlar. bir ceket; avm'lerde, bir bira; barlarda, bir yürüyüş; parklarda…
boşluğa yer yok Alvin, “hayat” boşluğu kaldırmıyor çünkü.

tükeneceğiz Alvin, bu daha ne ki?

iştahlarını görmelisin Alvin!

tükeneceğiz, bu daha az ki!





istanbul
hosting