29 Kasım 2018, Perşembe
![]() saat: 22:13
![]() Nazan Öncel e şu yüzden aşığım Ne hissettiğimi bilip te nasıl söyleyeceğimi bilmediğim zamanlarda cümleleri beni bulur. Ona şunu demek isterdim "Küçük gemiler su alır bebeğim" tek kasımı kaldırabiliyor olsaydım bu sağ olurdu karşına geçip "bebeyimm " i özellikle tonlar o tonun içine tüm kuçumseyisimi öfkemi kızgınlığımı hazmedemediğim vazgeçisine olan alaycı isyanımı katarak derdim. Ohh nasil güzel olurdu. Ki sen daha bunu toparlayamamışken "Dalgalarla boğuşmak senin harcın degil " derdim. Kendimi bu kadar ifade ederdim. Bana yeterdi. saat: 20:19 ![]() Aynalama yeteneğim yokmuş bi arkadaşım boyle söyledi. Bana anlattıkları çarpıp geri dönüyomuş cunku ben o karşıdaki duyguyu tanıyıp alıp geri yansitamiyomuşum. P duygularla yüzleşmek zor olduğu icin kendim se çıkmaların fırsat vermediğim icim zaten bunu yapmama imkan yokmuş. O yuzden benden beklemiyomuşta. Ayrılırken ben pratik yapıp seni aynalıycam bak görürsün dedim. Bir de şu kendilik sorunu var. Sahte kendilik. Kandilikte nesne sürekliliği. Kendilik olusumunsaki sakatliklar daha sonra sahte kendilik geliştirmekle narsistik özelliklere evriliyomuş. Kendini başkaları üzerinden yasamak. Nesne sürekliliği istememdeki ısrar bundan olabilir. Bırakıp gidilmek aniden o sureklilikteki aksama benim dengemi bozuyor. Varolusum zorlanıyor. Kendilik olayını da ben kendime kendilik yapayım o zaman derken bile takindigim narsistik durum. Kırılamayan bir döngü oluşturuyor. Böyle olmaktan başka bildiğim bir yol yok gibi su an ama zaten bunu bilmiyor oluşum da olağan. Olağan olarak kabul edip kaldırmak ta bildiğim en iyi yol. Amma yeni bir yol lazım! Bu yolun başında olmaya yakınmışım gibi hissediyorum ama adım atmak icin de daha çook zamanım olduğunu da hissediyorum. Bilmiyorum işte. Ama mirroring şart abi. Aynalanın aynalayım! Olay budur. | ||
|