30 Nisan 2019, Salı
saat: 15:58


"Yine de çok umutluyum" diye bitirdiğim diğer günceme kaldırdığım bir zafer işaretiyle selamlıyorum seni yeni güncem.

Bunu kronolojik olarak yazmam gerekirse, Nisan'ın ilk haftası bir iş aldım-onun bir iş olduğuna inanarak başladığım hatalar silsilesi. İşe hazırlandım.
Doğumgünümde Ben ile birlikte The Comet is Coming konserine gittik, Ubahnın altında. Öncesinde Ben çay içmek istedi. Smyrna'ya gittik. Ben de çekirdek istedim ama kendimi tuttum.
Konser harikaydı ama fazla doluydu.

İşe başladım. İşe başlamak kısmı ofisi silip süpürmek, yiyecek kekler almak ve belki patronumun beyaz tahta var değil mi commentine bir beyaz tahta bulmaktı.
Hepsini yaptım.

Olabilir patron, tüm kibarlığıyla geldi. Diğer yazar kız geldi. Geç geldiler.
Bir gün geçti, iki gün, üç gün...Sonra ortaya vasatın vasatında bir senaryo çıktı.

Senaryo her yere olabilir dedi belki patron, trtye, netflixe...Alman kanallarına.
Anlıyorum dedim.
Kaç dakika olacak
13 ile 24 arasında.
Hangi dilde.
Biz internasyonal bir şey yapalım.
İngilizce?
Yok canım Almanca.
Burda bir şey yapmak pahalı olacaktır dedim.
Türkiyede ferhunde hanımların çekildiği yerde çekeceğiz dedi.
Her şeyi Türkiye'de halledeceğiz.
Tretmanı yazdık. Korkunçtu.
Ancak 6 advil içmiştim, her şeyi yazabilirdim. Bana paradan bahsetsindi.
3.gün tretmanı bitirdik. 3 gün geciktiler işe. Ben beyaz tahtayı önceki günden kalanlardan temizlemeye çalıştım.
Korkunç bir şeydi.
Arka odadaki antisemitismus derneğinden ödünç aldığım beyaz tahta, silinmiyordu. Silinse bile, güya patronumun aptal senaryosuyla ağlıyordu. Mürekkepler tam yok olmuyordu.
O üç gün boyunca, ofise herkesten önce gelip sirkeyle, çamaşır suyuyla, kocamın beyaz gömleğiyle, süngerle siktiğimin yazılarını çıkarmaya çalışıtım. Sonra patronum yine geç gelip tuvalette üstünü değiştiriyor,benden kahve istiyordu. Her gün en az 81 anısını dinledim.
Her gün profesyonel bir şekilde kahve fincanlarını yıkadım ve o idiot hikayeyi bir tretmana çevirdim.
Ertesi gün son günümüzdü ve güya patron, dönüyordu.
Şimdi siz senaryoya başlayabilirsiniz dedi.
Açım ben şöyle bir şeyler var mı diye bana baktı.
Gidip hazırlayabilirsiniz dedim.
Arkama yaslandım.
O gün advili almamıştım ve yavaş yavaş düşüyordum.
Türk sakallı hiç patronu bu çıkışıma şaşırdı.
Ben arkama yaslandım. Yine.
Birinci bölümü yazdırmak için parayı nerden bulacaksınız dedim.
Suratı değişti.
Bende para yok ama networküm var dedi.
Kalktı tahtaya, boktan tretmanı silmeye çalıştı.
Ne kadar kötü bir işle uğraştığımı günlerdir anlamıştı.
Arkama yaslanmaya devam ettim. Onun tahtayla boğuşmasını izledim.
Bir sigara yaktım sonra. Kalkıp yeraltındaki pencereyi açtım.
Bu işi kim için yapıyoruz dedim.
Trt ya da netflix dedi. Yazdı tahtaya.
Hangisi garanti.
Hiçbiri.
Hangi dilde olacak dedim.
Almanca da olabilir, ona sonra karar veririz.
Tahtaya 10 20 20 yazdı. Ucundan bir yere.
Ben 10 alıcam siz yirmişer alacaksınız dedi.
büyük bir yuvarlak çizdi.
Kötü bir yuvarlaktı.
Olmayan bir parayı bölüştürüyorsunuz dedim.
Ayrıca ben 20 değil, 10 değil, hak ettiğimi istiyorum dedim.
Siz de hiç dizi yazmamışsınız ama dedi.
Sizin gibilere hayır dediğim için dedim. Dilan'a baktım. O bana güveniyordu. Benden 10 yaş küçüktü ama hakkını koruyacaktım.
Sizi buraya getirip böyle bir hikayeyi sizin için hiç para almadan yazacağımıza inandıran şey nedir dedim.
Burda böyle bir şey yapamazsınız.
Ya da patron gibi davranamazsınız. Beyaz tahta isteyemezsiniz örneğin. En fazla rica edebilirsiniz. Tabağınızı alıp içeri götürürsünüz. Ama bu konuyu gitmeden bir gün önce ben açtığımda dile getiremezsiniz. En baştan param yok diyerek konuşmalıydınız dedim.
Bu ahlaklı değil. Beş bilinmeyenli bir denklemle karşıma geçip bunu benim için yapın diyorsunuz. Üç gündür iş yapıyoruz. 84 Euroluk alışveriş yapıp size siktiğimin limonlu kekini yaptım, ofisi baştan aşağı sildim çalışacak yer ayarla dediğiniz için.
Bunu, sizin güzel hatırınız için yapacağımıza sizi inandıran nedir dedim.
O kadar uzun bir sessizlik oldu ki.
Yani sen yazmayacaksın dedi.
Hayır dedim.
Bölüm parasını ödersiniz ve ben de yazarım.
Bu hikayenin herhangi bir yerde satılma ihtimali yok, ortada hikaye yok. Karakterleri sayarken bu kız afro alman. Ama sadece sarışın bir Alman da olsa olur dediğinizde şüphelenmiştim ama ne yaptığınızı bildiğini düşündüm dedim. Ama parasını ödersiniz ve ben bunu toparlarım. En azından Trtye olur.
Anlıyorum dedi.
Sonra tuvalete gidip yine üstünü değiştirdi.
Bel fıtığım var da dedi.
Bazen kasılıp kalıyorum. Terli gezmemem lazım.
Anlıyorum dedim.
Bitirdik.
Ertesi gün, bizlere mesaj atıp İstanbula döndüğünü söyledi.
Bizi parasız çalıştırmamalıymış, bunu hatırlattığım için teşekkür ederim demiş.
Beyaz tahtayı pirille sildim.





istanbul
hosting