02 Kasım 2019, Cumartesi
![]() saat: 17:11
![]() 3 aydır aynı yerde duran örümceklerden biri yok. Diğeri aynı yerde duruyor. Örümceklerin yeri belli olduğunda onlarla bir derdim yok ama kafalarına göre gezerlerse onlarla 8 derdim var. Halloween için "suicide bomb" kostümü alabiliyor muyuz diye sordum eşime. Bilmiyordu herhalde başını eğdi. Belediye binasının salonundaydık. Berlin flaması Adler asılıydı arkada. Kağıtlar dağıtıldı. 4 Maddelik bir programdı. 19.10 olduğunda flütü bitirmemiz gerekirken hala hiçbir şey başlamamıştı. 100 kişi kadardık. Son zamanlarda vatandaş olanlara bir mektup gelmiş ve bu Halloween günü flütsüz vatandaşlık partisine davet edilmiştik. NSU olmasın, yakmasın bunlar bizi bir araya toplayıp cadı misali, dedim. Ayıplandım. Belediye binasındaydı.Dışarısı soğuktu. Armin'i şeker toplamak için makyajlı Berlin sokaklarında bırakmıştık. Ben vatandaşlık partisinde test niyetine şarap olacağını düşünüyordum. Büyük konferans salonuna alındık. Oturuyorduk. Bir kürsü vardı. Bir kadın, elinde Yoga gong'uyla içeri girdi ve ürkütmeden bizi susturmak için hepimizin arasında parmak ucunda dolaşır gibi gong çaldı. Bunu hiç beklemiyordum. Kırılgan birer nesnelermişiz gibi. Hepimiz sustuk. Bu sessiz gong, içimize işledi. Kadın gongu bırakarak aramıza gelip bir flüt çalmaya başladı. Blok flüt müydü o? Hatta kavaldı. Kürsüye biri çıkıp, gerçek flütçünün hastalandığı için gelemeyeceğini söyledi. Bize dağıtılan programın arkasında bir kaç sözcüklü bir şarkı sözü yazıyordu. Burdayım ordayım hep beraberim minvalinde. Gonglu kadın yeterince manyaklaşmamış gibi şimdi hepimizi ayağa davet etti. Alto soprano olarak bizim için orda olmayan flütçü-ve kendinin-gongsuz mu?-bestelediği şarkıyı söyledi. Bizlerden içtenlikle tekrar etmemizi bekledi. Biz de ettik. 3 kereden sonra memnun olmuş olacak ki bizi oturttu. Belediye başkanı kadın kürsüye çıkarak yüzde otuzu göçmen kökenli yüzde ellisi Alman olmayan insanlardan oluşan bu belediyede beraber iyi anlaşacağız gibi bir konuşma yaptı. Sonra hepimizi tek tek kürsüye davet ederek taze bir gül ve taze bir anayasa hediye edip elimizi sıktı. Başta, anons yapıldığı, el sıkışırken fotoğraf çektirmek isteyenlerin yakınları da fotoğraf çekmek için kürsüye yakın gelebilir dendiği için, insanlar hemen alfabetik sıraya göre anons edilirken organize oldu. Açılar hesaplandı. Kameralar açıldı. Kimisinin yakını çok hızlı pozlar alırken kimilerinin yakınları zorlandılar. Ben de çekiyim mi dedi Benciğim. Hayır tabiiki, dedim. Ben de istemiyorum aslında, dedi. İsmim okundu. Aldım, el sıktım. Belediye başkanı elimi bırakmadan kamera aradı. Herhalde bulamadı. Foto çekilmeyince anayasayı verdi ve gülümsedi. Thank you dedim ben de İngilizce. | ||
|