28 Ocak 2020, Salı
saat: 08:38


Elime telefonu alıp alıp bırakıyorum. Ya da aklımdan geçen her haltı ay bi tivit atayım diye düşünüp aa twitter yok diyip geçiyorum. Daha bir gün bile olmadı ama, twitter yok diye, uyanınca mal mal Twitter da gezeceğime kitap okudum, hem de japonca. Yemek yedim. Aklıma geleni çat diye yazıp geçmediğim için daha sindirerek düşündüm. Kedi de nasibini aldı bu boşluktan tabi. Tavanı izleyerek kediyi sevdim.
Bir sakinlik var
Bir gariplik de var. Sanırım 11 saat uyudum. Kimseye demediğim için annemler delirmiş. Sabah 6 da bir türlü kapatamadığım alarma öff derken lan yoksa telefon? Diyerek soluma dönünce babamın aramasını gördüm.
Twitterla ilgili değil genel bi sakimlik vardı bir süredir bende.
Korkmuşlar
Yok bi şey yahu. Sindiriyorum. Yaşadıklarımı sindiriyorum. 4 sene olacak kolay değil. Bana hele hiç kolay değildi. Bir gün japonya günlükleri 1-2-3-4... diye başlık atarak parça parça yazmak istiyorum. Vaktim olunca.
Sonra geçen haftalarda okuduğum okulda tuttuğum günlük de etkili oldu sanırım. Twittera yazdıklarımı bir daha görmek şansım yok. Bi yandan güzel duygularını anında yazabilmek ama bir yandan da yitip gidiyorlar . Mesela hastalık adını hatırlayamayıp some kind of dick disease dediğimde georgeun dick disease wow deyip prof olunca sen, kongrede dr zeynep bir şey sormak istiyorum dick disease neydi diye sana soru yönelteceğim dediğini karnımız ağrıyana kadar buna güldüğümüzü falan unutmuşum gitmiş. Günlükte görünce hatırladım.
Günlük iyi opsiyon. İnsan yazmalı yazmalı. Fırlatıp atmamalı cümlelerini.
Yaşadığım aşktan kesin kurtulma kararı almam da bunda etkili oldu sanırım. İçimden geçeni geçtiği anda yazdığımda bir anlamı kalmıyor. Düşünemiyorum
Haftalar sonra rüyama girdi, hiç aklımda yokken hem de. Sabah 6 dan sonra hazır uyanmış iken uyumayacaktım. Her şey çok acayipti. Herkes anlamsızca suratında muzır bi gülüşle beni adamın yanına göndermeye çalışıyordu. Anlamamazlıktan geliyordum. Senelerim anlamamazlıktan gelmekle geçti zaten. Bunları hep değiştire değiştire yazmak istiyorum. Ama bu hesaptan değil galiba. Belki gizli hesap alır yazarım her şeyi.

Ufak paranoyalarım da oldu tabi burda. Japonların ya 6 hisleri çok kuvvetli ya çaktırmadan çok iyi stalk yapıyorlar, senle normal hayatta hiç ilgilenmiyormuş gibi durarak. Birebir Paylaşmadığım hayatıma başka türlü hakim olmalarını kafam almıyor. Tüm japonlar hep çok yoğun olduğu için ilk ihtimal (hiç bilimsel olmasa sa) daha gerçek gerçekten. Yaşadığım tesadüflerin haddi hesabı yok çünkü

Her neyse. Seni unutacağım beyfendi. Sileceğim seni hayatımdan

Geçen hafta ka benden line ı aldı. Noldu anlamadım. Buluşalım dediler buluşmadık. O işin bahanesi miydi neydi, hiç anlamadım. Dün durup dururken kim ekledi beni. Beni kimse göndermiş olmalı. Ama line da ka yı göremiyorum. Yani bir kişinin ka olabileceğinden şüpheleniyorum ama ka? Diye sormak da istemiyorum


Bana ne ya.
2020 ile ilgili aldığım en büyük karar, bana adım atmadan kimseye adım atmamak oldu. Atmayacağım da. Dostuma bile
Ben yıpranmaktan yoruldum
Japonya beni yıpratmaktan yorulmadı


Asla büyük konuşmamakta fayda var. Buraya gelirken en kötü ne yaşayabilirim ki demiştim. Yaşadıklarımın bir üst seviyesi hakaret (ki edilmedi değil) ve tekme tokat (metroda tokat yemedim de değil)
Önüme tükürenlerden, beni tenhaya çekip tecavüz etmeye kalkanlara, sürekli taciz edenlerden evimi gözetleyenlere, gülüşüme katlanılamamasına, geri plana itilmeme dışlanmama kadar her şey.

O yüzden diyorum büyük iş başardım diye.
İyi ki Kou var
Bu kadar dengesiz bir dünyada kou da pek dengeli bi kedi sayılmaz dün koca kafasıyla burnuma kafa attı durup dururken burnum şişti mişti dudağımı falan patlattı içten
Lol


Bir şey daha diyecektim unuttum işte
Ah... bildiğim tek şey bir an önce kendimi toparlamam gerektiği
Dün kay cevap atmış “if you party harder than you work you might be still partying” demiş.
Direk bilmeden bana demiş
Bokunu çıkardım farkındayım. Umarım durulma sürecine girdim diye düşünüyorum
Dün bi arkadaş yarın dönüyorum bu gece son gece çıkalım işte dedi
Valla abi senin için geldim ama benden bunu bekleme ben eve dönüyorum dedim eve geldim 12.30 da uyudum.
Bu bi adımdı. Normalde kıyamam
Kıyma kıymama meselesi değil de, tam nishikawanın (adı bu muydu ya kanjisini görmedim unutup duruyorum) dediği gibi
“Dont try to be the first for others try to be only one for yourself”

Japanese state of mind.


Hoşça kal


Ps. Burnum hala acıyor koca kafa kou

istanbul
hosting