20 Şubat 2020, Perşembe
![]() saat: 15:59
![]() Kendimi bıraktığımda yazmadığım şeyler, aramadığım başsağlığı telefonları aynı anda üzerime geliyor. Kendimi her akşam banyoya bıraktığımda mutlaka bir sıcak su balığı olmalıymışım diye geçiriyorum içimden. Oysa herkes bilir ki ben bir tersine Nefertitiydim geçmiş hayatımızda. Kendimle savaşıyorum. Savaşlarımı kazanıyorum. Bilinçaltımla çok sessiz bir senkronum var gibi, bilincim tek bir düzleme indi. Gezi davasıyla beraber bir daha asla heyecanlanmayacağım yeminimi bozdum, neredeyse coşkulu bir facebook iletisi bile yazacaktım. Bu 31 Mart mazbata olayından beri benimle beraber azımsanmayacak bir insan güruhu gibi asla gazetelere-haberlere bakmamıştım. Neyse zaten hemen hevesim kursağımda kaldı. Tövbeme geri dönmek için Alman gazeteleriyle beynimi yıkadım. Almanlar burda 11 kişiyi öldürdüler, diğer ırkçı saldırılar gibi bunda da failler ölü ele geçirildiler. Siyasetle ilişkim bu kadar. Vaktimi öldürmekten yorulduğumda duruyorum. Öksüzleri ve Ne Yaptın Küçük Adam'ı bitirdim. Kazuo yine bulanık bir su ve Küçük Adam çok tuhaf bir Alman hikayesi. İki kitap ismini de doğru yazmadığımdan eminim. Video yapmıyorum. Bir karavanım olsa ve apartmanın önüne park etsem ve orda yaşasam ve hiç çıkmasam ama camdan baktıklarında ya da camı tıklattıklarında beni görebilsinler. Bu hayalin içinde ehliyet geçiyor ve o da bir meblağ. Armin o gün ona bir şey olursa onu hastaneye götüremeyeceğimi, You can't fucking drive a car diyerek bana beyan etti. Kaç tane 6 yaşında çocuk canhıraş canının emniyetinden şüphe duyarak yaşıyordur. Kaç anne başardı bunu. Berlinale zamanı. Liliac ve Fransie gelecek... Geliyor. Kapıyı ilk zorlayan onlar... | ||
|