05 Nisan 2020, Pazar
![]() saat: 07:16
![]() Dersimi çok güzel aldım, bir kez daha. Ve ne istediğimi tanımlamaya bir adım daha yaklaştım. Nasıl diyeyim, ne kadar değer göreceğimizi kesinlikle kendimiz belirliyoruz çünkü çevremizdeki insanları kendimiz seçiyoruz. Diyebilirsiniz ki herkesin kendi yaşantısı derdi var onun içinde kavrulup gidiyorlar. Ancak benim de kendi yaşantım kendi derdim var ve bunun içinde kavrulup giderken unutmadığım bazı şeyler oluyor. Unutmama sebebim ise o insanlara verdiğim değerle alakalı. Ek olarak unuttuğumda da, karşımdaki insan bana sitem ettiğinde tutup "bana ne allah allah" diye bir kelamla yaklaşmıyorum. Mesela 1 ay önce İbo bana "aylardır buluşacağız. herkes çok yoğun çok yorgun 5 dk kahve için vakit ayıramıyorsan.." dedikten sonra, doğru dedim. Özür diledim. Üste çıkmaya "sen de bana sorsaydın madem benden bekleyeceğine" diy arsızca çemkirmeye kalkmadım. Neyse olay bu değil. Aslında olay direk bu ama İboyla alakalı değil. Her koşulda yanında olacağıma kendi kendime söz verdiğim kız kardeşim bellediğim bir hanım kızımız var(dı) japonyada. Gayet akıllı mantıklı bir insan olduğunu düşünüyordum kendini bana anlattıklarından. Buluştuğumuzda da çok eğlenmiştik, iki kez buluşabildik. Sonra benim tez dönemi onund üğünü vs derken bir türlü buluşamadık ancak gerek onun sıkıntısı olduğunda gerek benim sıkıntım olduğunda whatsapptan falan konuşmaya devam ettik. Geçenlerde twitterda makikoya vs ye yardırıyorum. Aslında yardırma da değil, genel olarak hayatımda var olan şeylerden çıkardığım dersleri isim vermeden yazıyorum. Altına geldi, doğum gününde vaktim yoktu unuttum sonra da yazamadım, utandım dedi. E iyi dedim, ama sana kırıldığım nokta doğum günüm değildi ki dedim. sonra whatsapp yazmış... Görmedim. Uykumda marcos seri mesaj attığı için bi ara uyandım telefonun sesini kapamaya çalışırken bu kızın mesajını gördüm "bi hatam olduysa söyle ben de bileyim" diye. Elimde telefon uyuya kalmışım. sabah kalktım koştur koştur işe giderken aklıma geldi açtım, o mesajlar silinmiş üst tondan abuk sabuk şeyler yazmış. NŞA kırıldığımı söylediğim ve bana o tondan yazı yazan kimseye cevap vermem. Kendi kendime "zeynep alttan al. daha bir senedir japonyada hayatı bir anda çok değişti kaldı ki whatsapp, ase asla isteyerek bu şekilde konuşmaz. muhtemelen yazarken üslubu değişti" dedi. düzgünce cevap yazdım. "Sana kırıldığım nokta ben tacize uğradıktan sonra bir hafta durmadan ağladım. durmadan. twitterda falan da bunu yazdım hep bir kez olsun bana nasıl oldun diye sormadın, buydu" dedim. Üstüne cevap twittera girmiyorum her zaman görmedim... Ben de birine böyle bir şey yaşadıktan sonra nasılsınd emek için twittera girmen görmen mi gerekir dedim.. ya da böyle bir şeyler işte. Bu sefer madem ihtiyacın vardı kendin arasaydın beni. ayrıca ben sana olan saygımdan özelini sormak istemedim, hatırlatmak istemedim vs vs. Özür dilerim vs vs.. (özür diliyor evet ama öncesinde 50 tane şey sayıp şucu size yükleyip özür dileyince o özrün samimi olmadığını öylesine söylendiğini hepimiz biliriz. ki ben suçlu aramıyorum bile. lol. suçlamalara kendisi başladı) bu iki mesajdaki tutarsızlıklara denecek çok şey var tabi.. de. tuttum kendisine bunun "sana ihtiyacım var ase nolur beni bi dinle" gibi bir şey olmadığını sadece insanın sevdiklerinden "nasılsın" kelimesini duymak ihtiyacı olduğunu.. özür dilemesine gerek olmadığını, konuyu uzatmaya gerek olmadığını söyledim. Ben bu yüzden netten konuşmayalım demiştim kendisine. Tuttu bu sefer de "madem özür dilememe gerek yok ne uzatıyorsun konuyu. ordan burdan vık vık vık.." yemin ediyorum mesajı okumadım bile. o üst tondan yazılmış mesajı okursam, gerçekten kendimi kaybedip aynı ağızla kendisine cevap veririm, bu da benden götürür çünkü. başına baktım sonuna baktım "senin gibi arkadaş istemiyorum, bir daha görüşeceğimizi düşünmüyorum" fln fln.. Şimdiye kadar burda bu şekilde tartıştığı kadınların hepsi bu üsluptan sonra kendisiyle söz laf dalaşına girdiği için, anlamamış olabilir gerçek arkadaş nedir ne değildir vs vs.. sakince "ase hoşça kal. demek ki bana şu terbiyesizliği yapmaman için sana üst tondan konuşmam gerekiyormuş" dedim geçtim. engelledim konuşma uzamasın diye bıraktım. İnsanlar çok acayip. Şimdi bu yaşta daha rahat görebiliyorum. Kendinizin kontrolunu benliğiniz ile yönetmeniz ile egonuz ile yönetmeniz arasında ince bir çizgi var. kendinizi kaybedip "ben ne oldum" derseniz, ego yönetimi ele alıyor ve sizden beklenilmeyecek davranışlar gösterebiliyorsunuz. keşke insanlar ne kadar güçlü olduklarını başkalarına ispatlamaya çalışmakla geçirdikleri vakitleri kendi içlerine dönmekle harcasalar. her neyse... çorbamı yiyeceğim, pişti ancak demek istediğim ben çevremde kati suretle bana bir mesaj atmaya erinip, sitem edince de benle kavga etme moduna geçen insanları istemiyorum. bir sene her şeyini paylaşmışsın, "nasılsın" dememiş olmak için senle kavga ediyor. bunu yapan ase olmasa idi "şu avamlığa bakar mısınız" der en baştan basardım engeli. çünkü tam tabiri avamlık bunun. | ||
|