11 Nisan 2020, Cumartesi
saat: 14:36


Bugün öfkem yine benden önce uyanıp beni alaylarla gazlamalarla uyandırdı.
Uykusuzluk bana Kamil Koçlu Nilüferli, dönüşlerde Ulusoylu Penguenleri, Uykusuzları hatırlatıyor.

Gecenin içinde giden ve yüzüne vuran uyarı levhalarıyla içine karıştığın o kuantum denizi.

Bir otobüsün içinde, otobüsün hızıyla kurgulanan kesik kesik rüyalardan biri gibi uykusuzluk.

Uyursak biraz da ölürüz gibi geliyor.


Bisikletimle hava soğuk mu sıcak mı anlayamadan ofise doğru geldim. Tam burası Ceylan dedim sonra. Tam burası.

Burası bir bankaydı. Bankalar evsizler gibi kokmuyor bir süredir.
Evsizler sokaklardalar. Sokaklar kirlenmez ve onları güzel havayla doldurur.
Maskeleri yok. Bira içmek tüm günlerini aldığından tak çıkar sıkıntı olur.
Köpekleri hakkında konuşuyor bir kısmı. Bir kısmı axl rose'un biraz vebalı hali gibi giyinmiş.

Sparkasseye ATM'ye girmeden çantamdan iki ıslak mendil çıkarıyorum.

Bunlarla basıcam tuşlara. Diğer elimde ise sadece cüzdanımı tutacağım.
Onunla basınca ekranda büyük bir iz kaldı ve planım hemen çöktü ve o mendili cüzdanımla birleştirerek az önce mendilli elimle tuşlara bastım.
Kafam çok karışmıştı.
Şimdi iki elimde her yere değmişti.
Oysa hayırseverin biri kapılara diş fırçasını sıkıştırıp, dokunmak zorunda kalmadığımızda planımla ilgili olumlu duygulardaydım.

Dünden beri salak salak memleket sevdasından, memleket sevdasından diyip duruyorum.

Gerçekten bizlerin suçu neydi?

Bitirdin bizi memleket.



istanbul
hosting