17 Nisan 2020, Cuma
![]() saat: 21:10
![]() İşi resmi olarak aldım. İş, sık sık taşıdığım boktan wireless seyahat klavyesi ve HDMI kablosuyla alakalı. Ofiste bulduğum 1992'den kalma mouse'la birlikte, kimse görmeden saklanıp yün ören insanları, çadırda yaşayanları seyredip para kazanıyorum gibi bir şey oldu. Çöl var. Venedik var. Ben'ler Harz'a gittiğinde sabah 7'de kalkıp bilgisayarı televizyona bağladım, masamı taşıdım. 6'ya kadar hiç durmadan çalıştım. N'aptığım da belli değil. Sıçmasam iyi bu kadar teknik arasında. Yün ören olsaydım bu işte biraz daha iyi olabilirdi gibi. Taşıdığım klavyenin caps ışığı yanmıyor. Saatler harcıyorum bir anda büyüyen harfleri dönüp indirmek için. İnsanların ne dediğini dönleyip durdurup yazıyorum. Sizler için kolay bir şey olmalı. Ama ben fark ettim, dinliyorum. Durduruyorum. Tıklıyorum. Yazıcam, neydi diyorum bir daha dinliyorum. Durduruyorum. Yazıyorum. Dinliyorum. yazdığımla alakası yok. Lan dedim. Ben herkesi böyle duyuyor olmayayım? Kurgu hayat hakkında bana çok şeyler gösteriyor. Ama bana TB bile ne demek bilmiyorum. Whats up gruplarında yokum. Siktiğimin Slack'i ne yapıyor, tonumu bulamadım. Ama iş bizi kurtaracak. Ama Çehov olmasak ama Voltaire ama şu bu olmasak, temel ihtiyaç beyni tamamen başka bir şeyle meşgul etmek değil mi? | ||
|