09 Mayıs 2020, Cuma
![]() saat: 05:43
![]() yardım istemeyene yardım etme, yardım isteyene yardım ederken çok dikkatli ol. bazı durumlarda karşınızdaki insana doğruyu, ya da onu o bataklıktan kurtaracak yolu gösterir, anlatırsınız ama bir işe yaramaz. çünkü aslında o bilgiyi almak istemiyordur. bataklıkta olduğunun farkında olabilir, ama bu farkındalık ile oradan çıkma isteği aynı şey değildir. insanlar çoğu zaman herhangi bir konu ile ilgili öneri alırken, daha çok ne "yapmaları" ya da "yapmamaları" gerektiğini net bir şekilde isterler. halbuki aynı sizin gibi onlar da karşılıklı pozitif ve negatif nedenleri ortaya koyabilirler; ama seçme işlemi için kendilerine tabiri caizse bir suç ortağı ararlar. çünkü yaptıkları eylemin sonucunu beğenmezlerse, artık suçu paylaşacağı, belki de üstüne atacağı bir insan oluşacaktır. o yüzden sizden öneri isteyenlere, yapabileceklerinin listesini verdiğinizde bundan çok memnun kalmazlar. aksine, "onu ben de düşünüyorum zaten" derler ve sizin "fikrinizi" sorarlar. sanki fikriniz tek bir şey olmalıymış gibi. peki, o halde size fikriniz sorulduğunda ne yapmanız gerekiyor? burada birkaç farklı şey düşünebiliriz. öncelikle; 1. cevabınızda samimi, çıkar ve ego düşünmemelisiniz. bu en önemli şey. verdiğiniz yanıt yanıltıcı ya da yanlış olabilir. ancak siz bir ölümlüsünüz, hata yapma şansınız hep var. herkes gibi. dolayısıyla hata yaptığınız için suçlu tutulmamalısınız. zira eğer böyle düşünürsek hiçbir şey yapmamalı ve hiçbir öneride bulunmamalıyız. keza, verilen cevap ne olursa olsun; uygulayıcı olan her zaman soruyu sorandır. yani yapma ya da yapmama hakkı, her daim soruyu sorana aittir. dolayısıyla, her zaman sorumluluk sorandadır ve hiçbir şekilde cevap veren insan bir suç ortağı olmadığı gibi, suçlanamaz da. ancak cevap veren kişi kendi çıkarı doğrultusunda hareket ediyorsa zaten erdemli bir hareket yapmadığı için, sonuç ne olursa olsun yanlış bir iş yapmış olur. özetle şunu diyebiliriz. soru soran ve cevap veren olarak iki tarafa ayırırsak eğer; o halde cevap veren insan tüm diyalog ve öncesinde karşısındakine; kendisi ile ilgili yanıltıcı beyanda bulunmadıysa; ve cevap sırasında kendi çıkarlarını düşünerek hareket etmediyse; verdiği cevaptan sorumlu tutulamaz. zira o cevap, cevap verenin kendi değer yargılarıyla vardığı ve kendisi olsaydı yapacağı eylemlerdir. bir insana, "benim yerimde olsaydın ne yapardın" derseniz; o insan kendi perspektifinden düşünecektir, böyle düşünmek zorundadır. bunu soran kişi kabul edip ona göre sormalı, cevabı ona göre değerlendirmelidir. keza her ne olursa olsun; eylem hakkı da soru soran kişiye ait ve yalnızca ona ait olduğu için yaptıklarından yüzde yüz sorumludur. yapılan eylemlerin sorumluluğunu paylaşma isteği ise tamamen sorumluluktan kaçınma ve kendi eksiklerini görmekten kaçınmaktan kaynaklanır. eğer bu bahsettiğim şeyler bu şekilde gerçekleşmezse, cevap veren kendi özgür iradesi ve düşünerek bulduğu sonucu paylaşmaktan çekinir. o halde daha değişik bir şey paylaşır; ki bu iki tarafın da işine yaramayacağı gibi cevap vereni de "kendi bünyesinde" zan altında bırakır. çünkü bu sefer doğru yapıp yapmadığından emin olamaz. halbuki kendi yapacağını söylediğinde en azından içinden geçeni söylemeli. ancak ne olursa olsun; bu tarz durumlarda karşınızdaki insanlar sizi yine suç ortağı yapmaya çalışacak ve sorumluluklarını paylaşmaya çalışacaktır. o yüzden insanların sorularına net cevap vermekten kaçınabilir, insanları sorumluluklarını almaya itebilir; yardım istemeyen insanlara yardım etmeyerek olayları akışına bırakabiliriz. eğer yol varsa, su o yolu bulur ve sona gider. yol yoksa, başkaları adına yol kazmayı bırakmak gerekli, zira adamların zaten musluğu kapalı büyük ihtimalle. musluk açıldığında da yol kendini bulacaktır. | ||
|