14 Haziran 2020, Pazar
![]() saat: 15:53
![]() Günler, günleri kovalıyordu. Geçenlerde bir yerlerde ''her yazın bir hikayesi vardır, bu yazın bir hikayesi yok.'' gibi bir şey okudum. Birincisi, yaz henüz yeni başlıyor. İkincisi, daha nasıl bir hikayesi olsun ki? Üçüncüsü, herkes kendi hikayesini kendi yazar; lütfen evrene bok atmayalım. Keyfim yerinde. K.'ya hala ev bakıyoruz. Güzelbahçe'de hem sıfır, hem Harran Ovası kadar geniş, hem de hesaplı iki katlı bir villa bulduk ama bakalım. Kısmet. Sizi bilmem de ben baya normalleştim. Hatta söylemesi ayıp ocakbaşına gittim. Garsonların taktığı maske haricinde her şey ama her şey eskisi gibiydi. Umarım virüs kapmamışımdır. Bi duble de rakı içtim, içindeki %45 alkole güveniyorum. Bu aralar hiç kitap okumuyorum. Kendimi zorlamalıyım. Olmuyor böyle. Georges Perec ile Orhan Pamuk arasında kararsız kaldım. Birini seçebilirsem başlayacağım. Ona küçük dereotlu poğaçalar yapın. | ||
|