20 Temmuz 2020, Pazar
![]() saat: 06:27
![]() Bugün kardeşim evlendi karmakarışık duygular içindeyim. O benim küçüğüm canım. Gece bağıra çağıra kabuslardan uyanamadığımda gelip uyandırıp sarılıp sakinleştirenim. Sınav gecesi stresten uyuyamayıp ağladığımda gelip ağlama güzel ablacım diye saçımı seve seve sarılanım. Çok üzgünüm günce. Neden tam bilmiyorum. Böyle hissediyorum. Sanki kardeşim ellerimden kayıp gitti. Damat ve ailesi kocaeli’nde yaşadığı için orada yaşayacaklar. Ben yurtdışına taşınmışken onun kocaeli’ne yaşamaya gitmesine üzülmeye sanırım hakkım yok, ama daha farklı bir şey benim üzüntüm. Aile özünde iyi niyetli bir aile olsa da, her hareketlerinden kadını ikinci sınıf gördüklerinin vibe’ını alıyorum. Her gittiğimizde kadın erkek masaları ayrı oluyor. Erkekler oturuyor, kadınlar hizmet ediyor. Bizde bu böyle değil midir? Kadınlar mutfak işine koşturur, erkekler oturur bizde de aslında. Ama masaların ayrı olması çok çok aptalca. Günah mı aynı masada oturmak ne tür salaklarsınız ya! Damat deseniz iki lafından biri ablacım olan adam, nikah kıyıldıktan sonra değişti gibi geldi. Delirmek üzereyim. Yanlış anlıyorumdur demek istiyorum, ama hislerim beni ne yazık ki pek yanıltmaz. Polaroid makinemi götürmüştüm yanımda. Çünkü nikahımızdan sonra görümcem bizim öyle bir fotoğrafımızı çekmişti ve inanılmaz tatlı bir anı, albümde saklıyoruz. Ben de aynı jesti kardeşime yapmak istedim. Bakın fotoğrafı kendim için çekmiyorum ha! Ayrıca polaroid fotoğraf makinesi kullananlar bilir ki, kartuşta sadece 10 poz olduğundan ve pahalı olduğundan her fotoğraf çok kıymetlidir, öyle cart curt çekilmez. İlk fotoğraflarını çektim, fazla parlamış. Geçin bir fotoğrafınızı daha çekiyim dedim. Damat bana “çek hadi çek” dedi. Çek hadi çek? Sanki kendim içim çekiyorum amk! Sonra ikinci çektiğim fotoğraf basılırken fotoğraf takıldı makinede çıkmadı. Çekiyorum gelmiyor. Arkadaki kapağı açsam kartuş yancak foto öyle kaldı. Neyse bir yolunu bulcam ben olmadı yani. Ordan bi kadın ver ceyhun’a bir verelim baksın dedi (damadın eniştesi). Ben de zannettim adam anlıyor. Verdim verirken içim cız etti kesin arka kapağı açıcak diye düşündüm. Kafamı bi çevirdim kapak açık! O kapağı açmamak lazımdı yalnız dedim kendi kendime. Yanımdaki kadın da o adamın bi şeyiymiş heralde, ceyhun açmıcakmışsın o kapağı dedi. E çıkar dediniz çıkardım diyor. Ba! Allahın malına bak! Benim kartuşumu yakmış hayvan bi de bozuluyor! Ulan makinenin arkasında bir tane kapak var zaten gerizekalı! Ben o kapağı açmayı düşünemiyorum ama çünkü değil mi? Kadın olduğum için gerizekalıyım ben! Kapağı açtı ve fotoğrafı çıkardı. VAY BEEE! Kardeşim gelin oldu günce. Çok mutlu. Şimdi bu gece gelinin ablası çok fena, çok bilmiş, çok feminist, dini nikahında ben aciz miyim diyip mehir istememiş şeklinde dedikodumu yapıyorlar. Bu adam benim kardeşimin dublin’e gelip evimi ziyaret etmesine izin vermicekmiş gibi korkunç bir his var içimde günce. Ne olur bana sen de amma büyüttün ha de! Çok duygusalım şu an. Hüngür hüngür ağlıyorum günce. Çok ağırıma gitti kardeşimi vermek. Canım kuzum. Edit: Tüm bunlara ek olarak, ŞU AN GERÇEKTEN NİKAH KINA DÜĞÜN YAPMANIN SIRASI MIYDI? Aylar sonra ilk defa bir sürü insanla iç içe girdik. Sosyal mesafe diye bir şeyi korumak böyle ortamlarda mümkün değil. Kesinlikle psikolojik değil, boğazım hırıltı doldu, öksürüp duruyorum. İçerden babamın da kaç kez öksürdüğünü duydum. Ananem 70 küsür yaşında kadın geldi, o ortama girdi. Delircek gibi oluyorum. Bir hafta sonra sağlık sistemi götüm gibi olan dublin’e geri dönüyorum. Bir şey olsa ne bok yerim orda bilmiyorum. Dahası eşime bulaştırabilirim. Zatürre geçmişi var, nasıl korkuyorum. Aileme bir zarar gelirse bunun vicdan azabıyla nasıl yaşıcaksınız! Yüzlerine bakmam! Milyon kere söyledim erteleyin kışın yapalım diye. Kimse dinlemedi! | ||
|