22 Ağustos 2020, Cumartesi
saat: 14:46


Dükkana girince toplam 3.5 adım sonra başka bir tarafa giriyorsunuz. Arka oda diyebiliriz, arka taraf diyebiliriz, içeride dönenlere bakılırsa karanlık oda da diyebilir miyiz, sanmam, orası hep aydınlıktır. İçeri odayı adımladım. Uzunluğu 7 adım. Genişliği 4 adım. 7. adımda Necmi'nin sadece otururken sığabileceği sandalyesi var.
Çalışma masası ortada durur. Masada sazlar vardır, çerçeveler ve istisnasız tüm duvarlar paspartu ve uzun ince akasya ağaçı tahtalarıya, küçük üçgen kalaslarla, kancalarla doludur. Bitmiş çerçeveler, çivilere geçirilip camlanmayı bekler.
Çalışmak Necmi için her şeydir.
Çerçeve işi yoksa, etraftan getirilen enstrümanları tamir eder. Daracık masasında sarma kağıdı ve penalar, mızrapları vardır.
Sokaktan eşyalar toplar, kimsenin yüzüne bakmadığı şeylere zaman ve emek verir, hepsini o ışığın asla girmediği dükkanına sığdırır.
D vitamini almaz.
Türkiye'de pezevenklikten 40 yıl yemiş kardeşine para gönderir.
Hayatı onu Türkiye'de bırakıp Almanya'ya gelmiş ailesini kovalamakla geçer. En son Almanya'ya kapak atar ama ailesi Türkiye'ye döner. Annesi de kısa süre sonra ölür.
Af zamanları hep bir bekleyiş olur, oraya gelip müzik yapanlarda, Necmi'de.

Kötü biri değildir senin kardeşin derim ben, çünkü Necmi'yi bilirim. En sevdiğim arkadaşlarımdandır Necmi.
Kötü insanın hapiste ne işi olur zaten, der birden, bir şey öğrenirim.

Eski torbacılar, eski Gangsterler gelir, belleri bükük, dişleri dökük eski ağır abiler.

Oranın kraliçesi olduğum için muhabbetleri saygılıdır. Bayan var, şştlerle bölünür samimiyetler. Siktir et Teoman Dayı, kadındır o derim, küfür duymayı kaldıran varlıklarızdır. Bizi ortaya atılmış küfürler değil, küfürden beter eylemler bozar derim.
Onlar da bir şey öğrenir.

2017 gibi bir yıl daha gelmez demişti, muhteşem sigaralar içip hepimizin ayrı ayrı dünya aşkına düştüğümüz o yılın sonunda.

Son bir yıldır, Necmi küçülüyor.
Bacaklarının arasında hep taşımak zorunda kaldığı ama o tril tril pantolonundan vazgeçmediği için rahatsız olduğu iki torbayla yine de bir gentilmendir.

Hali yoktur ama dükkandadır. Ortadaki masada bulurum onu son zamanlarda, ışıklar karartılmış, masanın üzerine ince bir mat koymuş, yatmış, üzerine örttüğü örtüden bedeninin kemikleri ve ızdırabını seçerim.
Taksici çocuklardan en az biri ordadır, Necmi'nin tüm arkadaşları en az ben kadar sever onu, kimse yalnız bırakmaz.
Ama onu öyle görmek üzer bizi. Taksicilerden biri curayı almıştır eline, ince ince gider. Necmi için dünyanın en güzel sesi ağaçtan çıkan sestir.
O asla güneşin girmediği mabedindeki yegane doğadan şeydir.
Ben geldim Necmi bey, bu saatte ne uykusu.
Tek gözünü açar tüm huysuzluğuyla, beni gördüğüne sevinir bilirim.
Ceylan geldi der taksici, napıyım geldiyse, der bir gözünü kapatır.
Uyu derim.
Yanıbaşındaki sokaktan bulduğu çalışma taburesine otururum.

O, benim onu öyle görmemi istemez bilirim. Rengi soluk, avurtları çökmüş.

Aradan azıcık geçer. Hadi Erkan der, bir espresso al bakalım.
Ben alıyım derim.
Senin paran geçmez burda der, Erkan'a masadaki bozuklukları tarif eder. Bana da kahve o zaman derim.
Hadi Erkan hadi Erkan der.
Uyusan daha iyi değil mi.
Erkan çıkar.
Erkan'ın çıktığına emin olunca,Haberler bizi tabii yıktı, dedi.
Birkaç gün önceki rüyamın etkilerini hala yaşıyordum. Dükkana gidip camında vefat dolayısıyla kapalı yazıyordu. Sabah, yastığım sırılsıklam uyanmıştım.
Rüyayı unutmaya çalışarak, metastas mı dedim. Kelimenin o olduğundan emin olamadan.
Doktor öyle diyor, dedi.
Bu zaten beklenen bir şey, aynı yerdeyse daha kolay olacak bu sefer, dedim. Söylediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Kötü bir rüyadayız, uyanacağız dedi.
Biliyorum dedim.
Ama bu böyle bitmeyecek, biraz durdum, ben rüyasını gördüm.
Bir yerde rüyayı yalan anlatmanın büyük ayıp olduğunu bildiğimden fazla uzatmadım.
Yüzünde yine bir gülümseme belirdi.
Bir karanlık çöktü.
Salı doktora gidicez, her şey belli olacak dedi.
Abi sen biraz bizim bahçe evine git, dedim.
İşler var, nereye gidiyorum, dedi.
İşler yerine sen varsın masada bu böyle olmaz, dedim.
Kahve geldi.
Bir anda rüya bitmiş gibi oldu.
Hadi bakalım diye kalktı Necmi, yak bakalım ışığı, zorla yerinden kalktı, esas yerine oturdu. Espressonu içti, metropol fm'i açtı.
Yeni yaptığı udu aldı eline.
Gülüm benim çalıyordu, eşlik etti, Erkan ve ben mutlulukla onu dinliyorduk.
O udu ne halden ne hale çevirdiğini biliyordum.
Bu uda kimse inanmadı, sen onu iyileştirdin dedim.
Sana da öyle bir doktor bulacağız.
Güldü.
Bugün gideceğim ama geç bile kaldığımdan korkuyorum.





istanbul
hosting