28 Ağustos 2020, Perşembe
saat: 01:28
Nereden başlasam söze uçuyor yolun yarısında fikrim firarda. Lüzum hasıl üzre gittiğim yolda vakit geç yol dönüşsüz söze hacet yok mutlak. Ama gönül dediğim bir deli tay bir korkusuz kartal önüne çekilmiyor ne set ne engel. Sanmayın aşk değil bu olmaza heves az biraz da geç kalana düstursuz inat. Gençliğin gözler önüne serilmiş hali kayda değer değil desem yalandır. Bende gideni onda görür olmak adımlarıma zincir. Bilmez miyim mucize olmaz cümlede özne benim kahpelik etme felek ne olur. Hem istediğim dostçadan fazla yardan az yakınlıktır lakin kelama dökünce bile uygunsuz gibi durur haklısınız. Ah bu geç kalmışlık yüreğime nasıl da gem vurur . Giden yıllarımdan alacağım olsaydı sıralayıp bir on yirmi otuz tahsil ederdim yıllarımı bir temiz. Gülüşü güzellere zaafım baş tacım cefasına ezel ebed razıyım... Yüzündeki gülüşe koşulsuz talibim hey odada oturanım. İçimde deli dere sen diye akıp durur gönlüm kanatlı kanatsız uçuyor dağ bayır ve cümle Trakya toprakları tekmil sen olur ah yıllarım nerdesiniz.. Yerde gökte sen olsan bulutta seni görsem değmeyen gözlerin gözlerime ah aman dur be insanı günaha sokma vicdansız. Sevilecek yanın yok bilmez miyim. Bana göre değilsin lakin sende ki muhteşem dinginliği görüyorum ve işte ben tam da onu seviyorum. Sende kimsede olmayan hiç kimsede kalmamış olan arı lekesiz huzuru seviyorum. Bir de deli gibi merak ediyorum kir tutmayan kalbinde neler gizli. Hırsı hıncı bencilliği almayan kalbin neyi tutar sahi! Bu güne düştün güzel gülüşlü. Kayıtsız gibi dursam da sıradan laflar savursam da savruluyor içim dışım ah bilsen nasıl telaşlıyım. Gel bir otur desen iki gözüm mesela hatrımı sorsan... Bildiğinden mi demiyorsun yoksa ah hınzır. Yolun yoluma düşsün bir zaman havadan sudan misali boş görülen olağan üstü şeyleri senin sesinden dinlesem . Bir deniz kıyısında mazbut ya da değil bir masada kalbim aklım ruhum eşliğinde içini açsan seni nasıl kusursuz dinlerim bir bilsen. Ya yoksa söyleyecek sözün!! Bu da bir ihtimal elbet ama ben bunu atıyorum şimdilik düşe devam ediyorum. Sen senin sözlerini sesine iliştirip gönderirsen beş karış ötedeki bana bende yanardağlar kaynar o vakit. Güzel adamsın zannımca ama zannı iptal ediyorum kuşkuyu ortadan kaldırıyorum çünkü senin bu halini pek seviyorum. Hadi be doktor ama ilaç sende dert bende biliyorsundur artık nemrutluk etme bundan böyle hadi bir gülümse. Yolun diyarıma düşsün bir saatlik bir muhabbet cebimde dursun ne kaybedersin etme kötülük. Bilsem sende ki mevsim de bendekiyle aynı mı. Ey gönlüm sevmeyene akma ne olur kendini bir kez daha yakma ne olur. Bak sözüm sana genç adam öyle gülümseyerek güzel gözlerinle bakma bana günahımı yüklerim sırtına. Serde yaşlılık da var gönül denk mi değil mi bakmaz kanıma girme yazık olur . Hem seni istemiyorum ki vallahi tek meramım muhabbet. Ne güzel gülüyorsun sarılıp sıkasım geliyor. Çocuk yanakların sevimli değilsin etkileyici falan filan… Sen sadece tatlı güzel gülüşlü bir adamsın vesselam. Cesaret sende olmayan şeydi değil mi. Bu yüzden kızmıştım sana zati. Tırsık halin gelince aklıma bak yine yeniden sinir oluyorum buz gibi soğuyorum… Hadi yanılt beni sor halimi gerçek olsun bir faninin rüyası. Olmasa da tan kızılı bir balıkçı mekanı su kıyısında içilen bir acı kahve oluruz ya da buluruz hangisini isterseniz. Ben seninle ne eylesem ne eylemesem bilemedim ki… Arzum dilde dolanır bakarsın bir gün karşılık bulur. Vakit kalmadı ne olur sen de yerinden bir doğrul. Hadi çık gel yoluma bir sual al yanına dil başka dilden dese de olur yeter ki bir küçük masada konuşulabilir . Kalbim kalbine değmese de dizin dizime değse nefesin nefesime. Nikahını sevdiğine sakla seni öyle iki cihanda da istemem billahi bil. Meylim o değil anlasana seviyor kalbim sendeki huzuru gülümse kafi | ||
|