29 Ağustos 2020, Cumartesi
saat: 09:18
bir süredir nasıl bir hayat istediğimden bağımsız gelişine yaşadığımı fark ettim (bana sen gelişine yaşıyorsan biz ölek diyenler elbette olacaktır ancak ne demek istediğim pek bu değil) hedeflerim hayallerim amaçlarım hep oldu bunların peşinde hep koştum ancak bu süreç içerisinde hayat standardımı hiç dikkate almadığımı fark ettim nedendir bilinmez geçenlerde durup "e ben de hayata bir kez geliyorum ertele ertele nereye kadar" dedim. bir çok insan için benim yaşamım ertelemelerle dolu olmasa bile.. 4 senedir japonyadayım hiçbir yeri görmedim mesela. 4 senedir japonyadayım hep çıkıp bi viski bara gidip barmenle muhabbet ede ede içmek istedim hep erteledim. geçen pazartesi yaptım bunu mesela ilk kez ( önceki hafta pazartesi oluyor) şu olsun şundan sonra bu olsun bundan sonra ile hayat geçmiyor insanlar böyle yapa yapa "yariki" denilen kavramı kaybediyor işte bir şeyleri yapma isteği kendine inanç vs bazen başkalarına çok saygı duymak onlara saygısızlık etmemeye çalışmak kırmamaya çalışmak da insanı eziyor alçakgönüllülük kendi isteklerinize zarar vermeye başladığında kibarlık değil yük oluyor insan acımasız olmayı bilmek zorunda diye düşünüyorum artık ben hep "acaba şöyle düşünürsem haksızlık mı etmiş olurum" diye yaşamaktan act alamamış bir insanım en son "eh haksızlıksa haksızlık bana ne " dediğimde değişmeye başladım önce yaraladı kendimin de insanların kötü niyetli olabileceğini düşündüğünü görmek sonrasında pek de güzel oldu başkalarının açtığı yaralardan ziyade kendi elimle kendime açtığım yaralar daha hızla kapanıyor çünkü neyse ne yani gidip basıcam parayı alıcam mac book proyu bu aralar hazır yariki de varken oturayım çalışayım yazayım kafamdaki projeyi. sonra da sunayım hocaya ayrıca akademi insanın duygusal olacağı son yer gerçekten şöyle şöyle yaptım şöyle dersem yanlış anlarlar mı şunu benden bilirler mi şu ne olacak bu ne oalcak şöyle sorsam gurursuzluk mu vs sokmuşum ayıbına gurursuzluğuna kimseye bir zararım olmadı kimseyi de çiğnemedim içim süper rahat bu konuda kimseye bir zarar vermemiş iki yüzlük yapmamış bir insan olarak hakkımı sormak ne zamandır gurursuzluk olarak adlandırılıyor acaba tükürdüğümü de yalamıyorum aynen kendi hocama gidip amerika işi ertelenirse o zaman kadar yanınızda post doc yapabilir miyimi sormamın gurursuzluk olmadığı gibi en fazla ne duyabilirdim "hayır" eyvallah o zaman da. ki duymadım 1-2 ay tırnaklarımın etini yiye yiye cesaret toplamak için zaman kaybettiğime değmedi. kaldı ki hayırı duymak neden yaralıyor ki? tabi ki insanlara çok önem verdiğimizden kendimize çok önem versek hayır mı okay evetine bakayım der devam edersiniz Petek hoca ağır haklı gerçekten akademide duygusallığa yer yok artık bende de yok hatta özel hayatımda da yok bir arkadaşımın eski takıldığı çocuk mesaj atmış 1 kez görmüştüm zeynep baya oldu nasılsın bisikletle kobeye gittiğini gördüm biz de zaman zaman biniyoruz benle binmek ister misin diye schedule a bakalım olur dedim kyotoya kobeye oraya buraya gidiyorlarmış grup binişleri çok benlik olaylar değil kesinlikle ama denemekten zaarar gelmez. az önce kedilerin kumunu değiştirirken e aslıya ayıp olur mu diye düşünmeye başladım sonra tırnaklarımı yemeğe başladım sonra e git sor dedim kendi kendime sonra e sorarsam şu olur mu bu olur mu sonra dedim ki "kadın napıyorsun" ya git sor ya umursama belki aslı sorunca deli mi ne diyecek abelki aynen benim gibi ben de eski sevgililerimden bir kaçı için beğeniyorum dediğinde arkadaşlarım ee bana ne buyrun sevgilim değil bi şey değil sormanız bile gerçekten rahatsız edici demiştim. ki burada sadece bisiklet muhabbeti var çok düşünüyorum yaşa gitsin istediğini al hayattan bitsin zaten bitecek yani bir dahası yok varsa da o bu yaşam olmayacak ben yeni biri olacağım hayat yeni hayat olacak ve bu yaşamı hatırlamaycağım bile neyse böyle işte | ||
|