04 Eylül 2020, Perşembe
saat: 05:29


Biliyorum ki girdiğim her profesyonel ortamda önemli insanlar yani mekanın sahipleri beni severler. Hem de bir ayrı severler. Çünkü dürüst, mert, zeki, donanımlı, meziyetleri olan, çalışkan ve iyi bir insanım. Ben de onları severim. Böyle bir pattern var. Ama piramidin aşağılarına doğru sevilme katsayım her zaman daha az olmuştur.

Uzun zamandır özellikle enayi insanlara atfedilen bir kısım özelliklerimi (iyi insan olma) reddetmeye çalışıyorum. Yani "ben iyi değilim ki", "ama bunu iyilik olsun diye değil de mantıklı diye yaptım", "ben de materyalistim canım" diye düşünceler geliştirmeye başladım. Bunlar rol değil, ciddi ciddi böyle düşünmeye başladım. Paradigma kaydı. Fe-dom oldum mu hiç yoksa toplumda saygın ve sevilen bir insan olma kaygımdan dolayı mı kendimi Fe sandım bilemiyorum. Ama Enneagram 3 tipi olduğum kesin. Net bir 3w4'üm.

Keşfettim ki insanlar hayatta parası ve konumu ile doğru orantılı bir saygı görüyor. Nüfuz sahibi bir babanın çocuğu olduğum için bu gerçeği keşfetmek için hayata atılmam hatta 20'li yaşların bir tık sonlarına yaklaşmam gerekti. Derken çamaşır merdanesine girmiş gibi bir anda seneler geçti ve 31 yaşına geldim. Kendi konumumu yeterli görmediğim için kendimle ve çevremdekilerle çok büyük bir savaşa girdim. Çünkü bu hayatta her şeyin en iyisine layık olmalıyım ve insanlar bana konumum sebebiyle saygı duymalı, hadlerini bilmeliler. Çünkü dediğim gibi nüfuzlu bir babanın çocuğuydum ve babamın evindeyken hep böyle oldu.

Arada her şey para değil diye romantik laflar edenler, çocuklarınız olunca devlet okulunda mutlu olurlar diyenler filan oluyor. Ama onları hiç ciddiye alamıyorum. Sevdiklerimin sağlığı ve huzuru dışında bence dünyada paradan daha önemli hiçbir şey yok.

Öte yandan anlamlı işler yapmak gibi bir isteğim de var. Dolayısıyla hiçbir zaman çok para getirsin de ne iş olursa yapayım kafasında olmadım. Olabilenlere de ayrı bir saygı duyarım; içten içe vizyonsuzlukları nedeniyle onlardan tiksinirim ama olgunlukları sebebiyle beni tedirgin ederler. Ancak bu bastıramadığım anlamlı işler yapma isteğim sebebiyle sanıyorum ki kariyerimde hiçbir zaman mutlu olmayacağım.

Olay odaklı bir günce yazmaya halim yok. Ama bu gayrımenkul işlerinin benim üzerime kalması, üstelik müşterisine angajman imzalatmadan iş yapmaya çalışan kaba ve saygısız bir adamla sürekli olarak muhatap olmak zorunda kalmam beni gerçekten çok yordu. Ben de bugün artık dayanamayıp telefonda söylediklerini aynen not alıp amirlerime ilettim. Çünkü haketti. Aman tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey bir yere kadar...

Buraya geliş hikayemi anlatayım. Bu ayı adamın Linkedin profiline bakarken atlaya atlaya yine çok başarılı insanların profillerine denk geldim. Facebook'un Google'ın Türk avukatları filan. Adamlar yapmışlar. Bense kariyerimin 8. senesinde böyle vasat bir adamdan azar yiyorum. Üstelik telefonun diğer tarafında bir stajyer varken... Üstelik kendisinin de bildiği üzere hiç de benden kaynaklanmayan sebeplerle böyle boş bir muamele görüyorum. Ne için? Hiç ilgimi çekmeyen, çalıştığım yere para getirmeyen bir iş için.

Halbuki gerçekte bağlı olduğum birimde çok güzel işler gelmeye başladı son 1 yıldır. Bu yüzden çok mutluydum. İnsanlar meziyetlerimi takdir etmeye başladılar. Daha fazla saygı duyduğum insanlarla çalışmaya başladım. Bahsettiğim mekanın sahibi olan vizyoner insanlarla daha sık birebir çalışıyorum ve senior muamelesi görüyorum. Bundan dolayı mutluyum tabi ki. Ama sonra ne oluyor, bir anda çat diye gerçek kişinin angajmansız davaları sebebiyle tatsız bir gün geçiriyorum. Tabi ki ayağımız ilk taşa değdiğinde pes etmeyiz ama bu mesele o kadar uzun sürdü ki tadım hatırısayılır ölçüde kaçtı.

Sonra da dediğim gibi yine çok başarılı olmuş insanları gördüm ve ben neden başarılı olamıyorum diye kendimi yemeye başladım. Sanırım ömürlük döngüm bu.

Bence sonradan böyle olmadım. Çocukken başrol vermiyorlar diye baleden alınmış insanım. Aslında bana hiçbir zaman en iyisi olayım diye Uzak Doğulu aile baskısı yapılmadı. Ama tuhaf bir şekilde her zaman hemen hemen her şeyin en iyisiydim. Ve bu çok doğal bir biçimde oldu. İlginçtir. Hiçbir baskı hissetmedim ve bence bir baskı da olmadı. Dolayısıyla aldığım katı terbiye sebebiyle böyle olmadım. Kendi kendime okumayı öğrendim ama ilkokul öğretmenim kırmızı kurdeleyi kendi okuma öğrettiği çocuğa takmıştı. Mesela bu olay hep tenkit edilerek anlatıldı. Demek ki bunlar işledi bana son derece doğal bir şekilde. Kötü bir şey de değil bu niye aza tamah edeyim? Niye benimki daha iyi olmasın? Tabi ki en iyisi ben olmalıyım.

Amk çomarları yolsuzluklarıyla herkesin amına koyarken çiçek çocuk olup esnaf yemeği ile mutlu olmayacağım.

Teşekkürler.

istanbul
hosting