01 Ekim 2020, Perşembe
saat: 22:53


Dün bisikletim çalındı. 2 yıldır birlikteydik. Beni üzerinden hiç atmamıştı. Çocuk boyunda bir yetişkinin binebileceği bir boyda ve tam birbirimize uygun bir paslı durum içindeydi.
Ne kadar yağ sürersem süreyim gıcırdaması durmuyordu. Yanımdan geçen herkes benden çok bu iniltileri çıkaran bisikletime acıyordu.
Sonra bir gün, Armin'le benim bisikletimi birbirine bağlayarak Rossman'a, siktiğimin Pikaçu kartlarına Türk parasıyla 100 Lira vermek için girdik. Çıktığımızda kilide anahtarı soktum ve anahtar kırıldı. Okula gidebilmek için en azından Armin'in bisikletine muhtaçtık.
100 metre ötede çilingir vardı ve bana güvenmediği için bana kesici aleti vermedi, olmadığını söyledi, çilingirsin lan peki kokain mi satıyon anlamadım ki dedi maskem ama o duymadı.
Bence anahtarı kırılmamış gibi sokarak çevirmeyi deneyin dedi.
Arminin çantasını, beş aylık karnımı ve önceden aldığım sütleri taşıyordum.
Moralim acayip bozulmuştu. Oğlum böyle zamanları çok iyi bildiğinden ve Pikaçuları nasılsa aldığımızdan sessizce bisikletlerin yanına oturdu.
Bisikletleri park ettiğimiz yer, Berlin'in her sokağı gibi evsiz idrarı ve mecburi bokları kokuyordu. Yarım anahtarı içerideki kalana yapıştırmaya çalıştım...Olmadı.
15 dakika elekle su taşımak gibi bir şey oldu.
Tabii ki kahramanım B'yi aradım.
Dedim böyle böyle, nasıl yokmuş o çilingirde alet dedi, dedim kokainman işte.
Başımız önde,Armin'le eve gittik.
Ertesi gün hafta sonuydu.
Saat 17.30'da B aradı, hemen şimdi gitmeliyiz bisiklere tekrar, aleti aldım, ama 6'da teslim etmem lazım dedi. Başka bir mahalle çilingirinden almış. Aleti son alan 2 gün boyunca bisikletler çalıp geri getirmemiş, o yüzden yarım saat vermişler, 6'da orda olacak, olmazsa 200 lira kapora ve kimlik gidiyor 6'yı 5 geçe olsa da olur mu demiş güzel B, demişler Friday biramızı içeceğiz, olmaz.
Hemen dedi Benciğim vurgulayarak. Evden 1 dakikada çıktık. Yokuş yukarı 15 dakika yürümeliydik ama benim de karnım idrar torbamı bastırıyordu ve biraz daha hızlı yürürsem o kınadığım idrar kokusuna ben de karışacaktım. Armin koştu, babasıyla bisikletlerin orda buluşmak için ben ağır ağır ama yine de inanılmaz sıkışmış durumda çıkıyorum. B, elinde 54 kiloluk ağır aletle yanımızdan geçti bisikletiyle, çabuk dedi. Çabuk oldu Armin'im, kalender, dar günden anlayan oğlum.
Ben geride kaldım, onlara bıraktım. 5 dakika sonra yanlarına gittiğimde B koşarak rossmana girdi bir telaşla Armin'in yanına koştum. Bıçak alacak dedi, zinciri görebilmek için üzerindeki kumaşı yırtması lazım. Saat 17.45'ti. Ben kırmayı denedim, aleti kaldıramıyordum bile yerden. İçimizde bir telaş, allahım patlayacak mı bu bomba, B, elinde 2 meyve bıçağıyla geldi, her zamanki gibi her şeyi en doğru zamanlamayla en doğru gücü kullanarak yaptı, zinciri kırdı. Ben ve Armin bisikletle eve döndük, o 54 kiloyu,sadece 6 kiloymuş aslında,taşıyarak
17.58'de teslim etmiş.
Neyse o her şeyi böyle yaparken benden bir tek yeni kilit almamı istedi. Tabii dedim ve bir yapmama, erteleme bağımlısı olduğum için almadım. Berlin'e güvendim. Ofise gidince öyle park ettim kilitsiz, bir gün iki gün üç gün bir şey olmadı. Sonra kilit almaya gittim, kilitler çok pahalıydı almadım. İşte ofisin önünden bu sefer çalındı.Çalınmadı, aheste aheste alındı.
Bir parçam eksik gibi.
Yarın sabah 8.40'da facebooktan bir Türkten yeni bisiklet alacağım ama alışmak çok zor. Hele böyle büyükken. Bakalım.

istanbul
hosting